2

Pressed Flower Art (Kuru Çiçek Sanatı)

2020 yilinda bloga bir yazi eklemeden olmaz dedim :) 

Bu yil Ramazan ayinin tam ortasiydi Instagram'da gezinirken, Ingiltere'den bir sayfa dikkatimi cekti: Kurutulmus ciceklerden tablolar yapiyordu ve ben güzelce bir gezindim sayfada, cokta keyifli geldi. Evim cicek, bahcem cicek, sagim-solum cicek...dedim, heveslendim...Yani o kadar ic iceyim ki son yillar bitkilerle, yasim ilerledikce doga miknatis gibi daha da cekiyor. Öncesinde hic görmedigim bakis acisiyla bakiyorum, bu bana inanilmaz huzur veriyor. 

Neyse iste "ben de yapicam" dedim o gece! Bayrama dek cicek kurutma denemeleri yaptim, bayramdan biraz sonra da Instagram'da sayfa olusturup üretmeye basladim. Basina oturup hic planlamadan icimden ne gelirse sonucu yaparken kendim bile merak ederek, özenle, sevgiyle...

Sizlerle simdi bikac kuru cicek tasarimlarindan bazilarini paylasmak istiyorum, vakit buldukca devamini yapmaktayim :) Yorumlarinizi, görüslerinizi de yazarsaniz cok sevinirim :) Instagram sayfasinda her calismanin bir ismi de oldugunu görebilirsiniz :) Ayrica birine sahip olmak isterseniz bana mail adresimden ya da Instagram'dan yazabilirsiniz:

 Hello Blümchen (anlami: Merhaba Çiçekcik)












Umarim hala buralarda beni okuyanlar vardir ve begenmissinizdir :) Hem belki birilerine ilham olur...Korona günlerinde renkli bir post bence güzel oldu. 

Hepiniz saglikla, sevgiyle, huzurla kalin...



0

Renklerini Sev



Gecen yildan, bir Proje'de yazdigim mektubum:

"Merhaba güzel cocuk,

Ben Viyana'da yasayan bir ablan, sana mektup yazmak ve seninle biraz sohbet etmek istedim. Bunun icin seni taniyor olmam gerekmez, seni hayal ediyorum ve yaziyorum :) Bu mektup ikimizin de hayat yoluna renk katacak biliyorum :) Renk katar dedim cünkü hayat herzaman öyle renkli ki: Bazen mutlu oluruz rengimiz gökyüzü gibi parlar masmavi olur, bazen hüzün cöker rengimiz gri bir bulut gibi olur icimize yagar, bazen heyecanlaniriz rengimiz günes gibi sapsari olur cosar...Tüm bu renklerin bütünlügü hayati güzel yapandir. Düsünsene hergün sadece mutlu olsaydik, mutluluk artik siradan olurdu...Yani hayatin sevmedigimiz renklerini de yasayinca "niye bu renk var ki, keske olmasa" dememeliyiz, cünkü her rengin bize ögrettigi birseyler mutlaka var. Hicbirsey tesadüf degil hayatta, suan benim sana yaziyor olmam bile :) Allah bu hayati sanki bizler icin süslemis, cok özenmis bu Dünya'yi yaparken, ne kadar sansliyiz degil mi, hersey tek cesit ve birbirinin ayni gibi olsaydi, günler birbirinin ayni yasansaydi cok sıkıcı olurdu. 
Bazen benim rengim gri oldugunda kendimi öyle karamsar hissediyorum ki hicbirsey yapasim gelmiyor, o gün hic gecmeyecek saniyorum...Senin de bunu hissettigin oldu mu? Öyle anlarda ben neler yapiyorum bilmek istersin diye düsünyorum:) Kitap okuyorum mesela, cünkü kitaplar insanlari icine ceker alir götürür baska dünyalara, cok iyi gelir :) Ya da konusmayi sevdigim bir arkadasim varsa onunla paylasiyorum yasadigim sikintiyi, paylasinca azaliyor hüznüm. Paylasacak kimse yoksa ellerimi acip Allah'a anlatiyorum, O nasilsa bizi herzaman dinliyor, Dua ediyorum ve sonunda cok rahatladigimi hissediyorum:) Sonra baska neler yapiyorum mesela: Temiz havada yürümek, günlük gibi birseyler yazmak, Ney üflemek, arkadaslarimla bulusmak, dogayi incelemek de cok hosuma gidiyor. Ayrica tam bir cicek hayraniyim, Allah ne büyük bir Sanatci diyorum baktikca sekillerine...Sen hic cicek yetistirdin mi? Kesinlikle tavsiye ederim, cünkü ciceklerin büyüdügünü gözlemlemek insana hem keyif hem heyecan veriyor. 
Olumsuz durum ne olursa olsun bir gün geliyor ve geciyor, yani rengimiz hep gri kalmiyor, yine yesilleniyoruz, turunculasiyoruz, pembelesiyoruz :) Önemli olan bizim kötü anlarimizi yasarken hep pozitif kalmaya calismamiz, sabirli olmamiz. Düsünsene geceden sonra sabah varsa eger, her karanlik durumun da sonu mutlaka aydinliktir! Bu dediklerimi hic unutma olur mu :) Özellikle rengin gri, siyah oldugunda hep hatirla ve hafif gülümseme yerlessin o güzel yüzüne :) Gülemezsen de "gececek" kelimesini kocaman yaz zihnine.


Derslerle aran nasil? Benim okuldayken bazi derslere ilgim azdi, bazilarina ise cok iyiydi. Insan her derste iyi olmak zorunda degildir zaten ;) Hem ögrenmekte okul hayati bitince bitmiyor ki, tüm yasam boyu ögrenmek gerekiyor, cünkü bu bizi gelistiriyor. Hayali olarak düsünürsek gittikce büyüyen bir bilgi depomuz oluyor, icine sürekli yeni bilgiler geldikce zenginlesiyoruz:) Kim zengin olmak istemez ki, hele böylesini ^^ Ögrenmeye merakli ol, bir böcegin hayatini ögrenmek bile olsa bu, ögren :) Baskalari senin ögrendigini sacma bulsa bile, o onun yolu onun düsüncesi, bu senin yolun :) Kendi yolunu bilgilerle süsle, bir gün geriye baktiginda ne güzel ögrenmisim yaa diyebil kendine :) Insan kendini de takdir etmeli bazen. Mesela ben aynaya gülümseyip, "gülmek yakisiyor aferin kiz" diyorum, bunu sen de denedin mi? Eminim sana da cok yakisiyordur, "nereden biliyorsun" dersen eger, ben gülümsemenin yakismadigi bir kisi görmedim hayatimda ^^
Canim cocuk, hayatin simdiye dek nasildi bilmiyorum ama bundan sonrasi icin cok güzel olacagini ümit ediyorum. Sen de ümit et! Hep iyi hayaller kur, hayal kurmak öyle güzel ki :) Bazen hayal ettigin gibi devam etmeyebilir hersey ama onda da bir hayir vardir! Allah bizim bilmediklerimizi de bilir ve bize daha iyisi nasip olsun diye bizim istedigimizi kismet etmeyebilir. Biliyor musun bunu hayatta cok kez yasadim: Mesela cok begendigim birseyi satin alacaktim, o gün alamayinca moralim bozuldu. Günler gecti ve bana daha iyisi daha uygun fiyata nasip oldu. Yani bosuna üzülmüstüm, sadece "bunda mutlaka benim icin bir hayir vardir" diye düsünmeliymisim :) Artik hep böyle düsünüyorum.

Bir de sana bir abla tavsiyesi, hergün uyumadan önce o güne dair 3 tane sükür sebebi düsün, bunu aliskanlik haline getir. Benim ufak bir not defterim var, her gün degil ama aklima geldikce birkac sükür sebebi yaziyorum o günkü tarihi de ekleyerek :) Mesela suan sana mektup yazabildigim icin Allah'a tesekkür ediyorum. Yazabilecek parmaklarim oldugu icin, kalemim kagidim oldugu icin, mektubumu ulastirabilecegim postahane oldugu icin de sükrediyorum...Biraz düsünürsek eminim sayfalar dolusu bile tesekkür sebebi bulabiliriz :)
Mektubumu burada bitirirken sana kelimelerimle sariliyorum...Umarim severek okumussundur, ben cok severek yazdim :) 

Allah'a emanet ol."

~Sultan


6

Şükür Defteri




Merhabalar sevgili okuyucum :)
Uzun bir aradan sonra buralarda isem, sen de buralarda isen, ne mutlu bize. Demekki daha hayatta seninle paylasacaklarimiz bitmemis.
Dedim: -Yeni yil girdi, yeni baslangiclar icin güzel bir firsat. Hem blogumu da özlemisken.. :)
Bugün yeni not defteri aldim, ee kendime hayrim olur belki ama niye baskalarina da olmasin ki diye yilin ilk yazisinda uygulamak istedigim konuyu ele alacagim. 
Hemen konuya gecis yapalim o halde.

Günümüzde en cok yaptigimiz seylerin basinda, sikayet etmek var. Sence de öyle degil mi? Uyanir uyanmaz basliyoruz: Uykumu tam alamadim, off hava da niye böyle, kahvaltida bu da olsaydi keske, vaktim yok, bu ne trafik yaa, hayat amma zor, bitmiyor bu ev isleri, ödevlerden kafayi yiyecegim, hep mi beni bulur terslikler...vs. 
Gecen yil özellikle dikkatimi cekti bunlar, gittikce karamsarlasmaya meyilli insanlar olduk. Ve hayatta bize tam özenle ögretilmemis ama ne kadar önemli birsey oldugunu farkettim: ŞÜKÜR. 

Sükür nimeti artirir, nimet sükrü görmezse gider! Yani birseyler bizi bulmuyorsa ya da elimizdeki de gidiyorsa orada bir eksigimiz olabilir. Gercekten layikiyla sükrediyor muyuz? Günde kac dakikamiz sükür icinde geciyor? 5dk-10dk? Hatta bu kadari bile degil...
Bu not defteri fikrim de bu konuyu hayata gecirmek icin ilk adim oldu. Artik gün sonunda 2-3 tane sükredecek cümleler yazacagim, bunu hergün yapmam da sart degil veya sayiya bagli kalmak zorunda degilim. Burada mühim olan sükretmeye önem vermek. Böylece kafamizi sikayet etmenin tersi yöne odaklamis olacagiz.

Mesela: Bugün annemin elinden harika bir manti yedim. Babamla sohbet etme firsati buldum. Cocugum güne baslarken beni öptü. Ögretmenimden iltifat aldim. Arkadasim bana cicek almis. Koltukta uyuya kalinca esim üstümü örtmüs....vs. gibi ayrinti iceren net cümleler ile hem hatira da biriktirmis olacagiz.
Mesela ben bugün uzun aradan sonra bloguma yazdigim icin de sükredebilirim :)

Ne dersiniz beraber uygulaya gecelim mi? :)

Hepimize sükür dolu bir yil olsun. 
Sevgilerimle :)
0

En Cok Izledigim 10 Youtube Kanalı


Bugün sizlerle Youtube'da takip ettigim kanallardan son zamanlarda favorim olan 10 tanesini paylasmak istiyorum :)
Artik o kadar Youtuber var ki...Ben de olmak istedim gecen yil özellikle ama icimdeki istek tam oturmadigi icin belki faaliyete hic gecmedim. Sonucta maharet kanal acmak degil, gercekten faydali olabileceksem yapmaliydim bunu. 
Simdilik Youtube camiasindan faydalananlardan olmaya devam ediyorum :) Genelde sali günleri (yani sosyal medya orucumu tuttugum gün) abone oldugum kanallarda paylasilmis izlemedigim birseyler varsa bakmaya calisirim sirayla. Secici olursaniz, kendinizi oldukca gelistirebileceginiz kanallar mevcut Youtube'da. Kesinlikle vakit kaybi degil! Vaktinizi nasil verimli kullanirsiniz hatta bunu bile daha iyi ögreniyorsunuz. Yani sadece yemek ve makyaj yayinlarindan ibaret degil, orasi da zengin bir kütüphane niteliginde kullanabilene!

Simdi hazirsaniz basliyorum :)



1- Hikmet Anil Öztekin: Yazari kitaplarindan tanir zaten cogu ama kanali ayri harika, motive edici, ferahlatici nane etkisinde, gercekten asiri severek takip ediyorum! Bir iki videosunu izleyince zaten eskilere de göz atmak isteyeceginize eminim.

2- Baris Özcan: Kendisinin özellikle bilimsel alandaki bilgilendirici videolari insanin ufkunu aciyor. Yani bilmediginiz onca sey duyuyorsunuz ve ögreniyorsunuz. Herseyi cok arastirip, emek vererek hazirlamasi zaten takdire sayan, keske herkes isini böyle özenerek yapsa!

3- Beyhan Budak: Kendisi Uzman Klinik Psikolog olmakla beraber, öyle ismine aldanip agir, bayici videolari var zannetmeyin. Aksine öyle kisa, öz ve anlasilir sekilde konulara deginiyor ki, hayatiniza güzel yön vermek icin sizi cok motive ediyor. Kendi icinize dönüp düsünüyorsunuz, kendinizi daha iyi tanimanizi sagliyor! 

4- Dünyadan Sesler: Bu kanali bir üstte bahsettigim Beyhan Bey'den ögrendim ve o gündür arada müzik dinlerken tercih ettiklerim arasinda oluyor :) Özellikle farkli dillerde ki müzikleri dinlerken o duygulari bilmece gibi cözmeye calismak...Ayrica yabanci eserlerin cevirileri de yaziyor altlarinda.

5- Sözler Köskü: Senelerdir takipte oldugum Risale-i Nur talebelerinin actigi kanal. Dinimizi bize öyle güzel anlatiyorlar ki, alisik olmadigimiz sekilde ve güzel dil ile. Kesinlikle cok faydalanip huzur buluyorum, ögreniyorum.

6- Ortapia: Bu kanal bu yil kesfettiklerimden biri, Serkan Bey kendisi Doktor olup bazi tibbi konularda öyle basit videolari var ki, cok severek dinliyor ve anliyorsunuz. Anlatim tarzi cok hosuma gidiyor. Sadece saglik konusunda degil tabiki kanali, mesela en son izledigim (galiba aylik yaptigi bir rutin olan) bir kitap, bir film, bir dizi ve bir müzik tavsiyesi videosuydu. Mutlaka göz atmanizi tavsiye ederim, ne demek istedigimi o zaman anlayacaksiniz :)

7- Asli Afsaroglu: Ilk duyunca makyaj kanali gibi düsünebilirsiniz ama degil. Pozitif enerji aldigim bir kiz, vaktini verimli gecirmek icin cabalamasini örnek aliyorum. Fransizca ögreniyor, saglikli beslenmeye calisiyor, tesettürlüler icin rahat ve güzel kombinler yapiyor, dikis dikiyor, seviyorum tarzini..."Hadi sen de birseyler yap" dedirtiyor insana.

8- Zafer Aksoy Akademi: Ehliyetle mesgul oldugumdan itibaren bu kanali kesfettim ve bazen izliyorum. Icinizde varsa eger araba sürme ile ilgili bilgi arayan Zafer Bey iyi bir egitmen.

9- Basak Kablan: Farkli konularda videolari var ve mutlaka her videosundan daha önce duymadiginiz birseyler ögreniyorsunuz. Kendisinin anlatim sekli, enerjisi, dobraligi, anlattiklari hakkinda bilgi sahibi olmasi hemen dikkatinizi cekiyor. 

10- Hakan Mengüc: Bu kanali kelime ile yazmam gerekirse: Mevlana, Huzur, Ney, Sakinlik, Rahatlama...Hakan Bey'in gerek ses tonu gerek kendi uslubu tam kanaliyla bütünlesiyor.


Kanallarin hepsine tek tek mutlaka ugramanizi tavsiye ederim. Cünkü amacim ne reklam, ne baska birsey, kendim faydalandigim icin baskalari da faydalansin istiyorum. 
Umarim birilerinin hayatina dokunur, güzellikler katmasina vesile olurum :)

0

Kendin OL


Insan belirli bir yasa gelmeden kendini taniyamiyormus, geriye baktigimda bunu gördüm. Önceden niye görememisim bilmiyorum, belki de o kadar baska seylere odakliymisim ki kendime zaman ayirmamisim. Bir de ne kadar dolu zannedip aslinda bos yasamisim! Ne bir hobi ne bir sosyal etkinlik ne de baska birseyler...Viyana'ya yerlestikten sonra sanki tek hedefim esimle mutlu olmamiz, buraya ayak uydurabilmekmis. Ben gül iken lale gibi olmaya calismisim. Birileri benim lale olmami takdir etsin de gerisi önemli degilmis, kendim önemli degilmisim.
Bazisi 20 yasinda belki bunun bilincinde olur gözünü acar, bazisi da benim gibi 35'inden itibaren...Buraya yaziyorum cünkü biliyorum böyle olan bir sürü kisi var! Ve bir an önce gözünüzü acmanizi diliyorum. Bosa gecmis her gün icin üzülüyorsün sonra...Zararin neresinden dönersek kar.

Kendini tani! Neyi seviyorsun? Yaptiklarini nicin yaptigini düsün? Hedefin? Etrafindaki kisileri düsün, hangisinin yaninda cok rahat ve huzurlusun? Mecbur katlanmaya calistiklarina gercekten mecbur musun? Hayatinda neyin degismesini isterdin ve bunun icin birsey yaptin mi?
Ben hep birilerine yaranmaya calistim, sevgi ihtiyacim vardi ve böyle karsiladim belki o eksikligi...Sevilmek icin birseyler yapmak zorundaydim! Gül olarak sevilebilecegimi düsünmedim...
Hayatini birilerine begendirmek icin yasama suan beni okuyan kardesim. Bir ortama girerken orada o kombin begenilecek diye giyinme sevmiyorsan! Elit bir arkadasinin gözüne girmek icin onun sevdigi kitabin yazarini begeniyormus gibi yapma! Kendin olmak öyle huzurlu ki. Herseyin ortada...Seni o sekil sevenler senin yaninda olur zaten. Bosuna aksi icin cabalayip ruhunu daraltma, üzerine yük yükleme...Sen cok özelsin! Allah senden bir ikinciyi yaratmayip sana bu degeri vermis, senin hamurunu sevgi ile yogurmus...Birak bu günümüz hastaligina yakalanmis insanlarin bakisini önemseme, sana üstten bakan tiplerin ekseninden uzaklas. Cünkü onlara 10 iyilik edersin bir defa ters düsersin hepsi güme gider. Insanlarin isine yaradigin kadar iyisindir ya hani! Birak iyi olmaya calisma, iyiliginin degerini bilenler bunu sana yansitir, sen kendin ol sadece yeter!
Ben kendimi gec buldum, belki bir kisi daha gec bulsun istemiyorum.
Hayat bize sunulan güzel bir hediye, acisiyla tatlisiyla...Keyfini cikarirken bol bol sükret ki cogalsin mutluluklarin. Sevdigin isleri yap, hobi bul kendine, kitap oku! Gez, toz, yürü, yorulana dek...Basini yastiga koydugunda tesekkür et yine. Rabbin seni her daim dinliyor. O da senin kendin olmani, kendini bulmani istiyor. Ne icin geldigini, nereye gittigini bilmeni...Hadi simdi, ertelemeden.

Not: Fotograf bugünden (20.02.2018-Viyana)

6

Sosyal Medya Orucu


Yilin ilk yazisi istedim ki herkese bir faydasi dokunsun. Evet simdi sonuna kadar okumaya ve üzerinde 5dk düsünmeye var misin?
Suan yaklasik 22 saattir sosyal medyaya girmedim, muhtemelen bunu 24 saate tamamlayinca girecegim...Aslinda bu gecen yildan istedigim fakat uygulamada nefsime zayif düstügüm bir seydi. Bu yil daha sade ve minimal bir hayat istedigim icin, gerek evimdeki esyalarda gerekse kilik kiyafette ya da vakit kullaniminda,...kisacasi herseyde göz önünde bulunduracagim bir konu. E uygulamak icin gercek adimlar atmak lazim, hicbirsey oturdugumuz yerden gerceklesmiyor! (Dizilerdeki gibi) geriye aliyorum, bu konuya nasil geldim, nicin 22 saattir sosyal medyaya girmedim?


Dün epeydir erteledigim birseyi yapmistim, fotograf sayfama Instagram hesabi da actim. Kisisel hesabim, Cuma'lari tasarladigim dua kartlari olan hesabim, fotograf grubumla ortak hesabimiz ve bu da 4. oldu. Neyse biraz cok odaklandigimi farkettim son zamanlar sadece Instagram'a degil, Whatsapp fln da...Sanki mecburmusum gibi sürekli elim telefona gidiyor, arada bir turluyorum...Bu hisler sana da tanidik gelmiyor mu?
En son yine bir Challenge yazim vardi blogta, bir günün görevi 6 saat sosyal medyayi kullanmamakti, o bile gözüme zor gelmedi degil... "Noluyor sana alooo", dedim: "Bu aralar az okuyorsun, yapman gereken bazi islerini erteliyorsun, hatta ve hatta sag elin arada agriyor telefonu tutmaktan.."
Neyse dün gece kizdim kendime hem bu konuda hem de baska bir konuda, ceza olarak "24 saat sosyal medya yok sana" dedim nefsime. Kendisi bi agzini gözünü burusturdu, surat asti elbet. Görmezden geldim, o beni düsünmüyordu ki, hep kendini...

Sabah uyandim elim telefona gitti, acmadim interneti, saate bakip geri biraktim, normalde kisa bir tur atardim gözlerim acilsin diye (hep bir bahane vardir...). Sonra kahvalti edince ee napsam simdi hep bir oturur kahve esliginde de gezinirdim sanal dünyada, bu defa iki ay ara verdigim ehliyet sinavina calistim hem de 6 deneme testi yaptim (sosyal medya sen basariya kesinlikle engelsin!). Sonra arabada bir yerlere gidiyorduk orda da bakinirdim az, bu defa cantama koyuverdim, daha cok etrafa bakmis oldum...Insta Story paylasimsiz kalsindi...Ama bir yandan aliskanliklar aklima geldikce ve yapmadikca mutlu oldum, kendimi daha bir özgür hissettim, gercekten! Sanki insanin elini ayagini tutuyor sosyal medya hep sündürüyor, cekiyor...Beni yormadi bu oruc, aksine daha cok vaktim kaldi baska erteledigim islerime. Günde yaklasik 2 saat bir ziyanlik oluyordu tahminimce. Birkac sayfa daha fazla kitap okudum. Vayy bee aslinda vaktim bereketliymis ben kendim söndürüyormusum bunu. Rabbim bosa giden zamanlarimizi affetsin, burda da israftan kacinmak görevimiz oysa...


Peki neden haftada bir gün tutmayayim ki bu orucu? Evet kesinlikle yeniyila yakisir bir karar bu, bence sen de düsün, cok faydasini göreceksin, görmezsen geri gel yaz bana! Yani artik sali günleri sosyal medya orucu tutma günüm ilan ediyorum, hep 24 saat olmak zorunda degil ama 20 saat olmali ki birseye benzesin.
Haydi sali günleri "KelebekGibi ile Sosyal Medya Orucu Günü" olsun ve sen de katil :) 
Bunu yapamayanlar en azindan benim gecen hafta biraz yaptigim gibi, takip ettiginiz hesaplardan elemeler yapin. O kadar kisiyi "Niye takip ediyorsun?", "Sana ne kazandiriyor?"...gibi, bir güzel ince ele ama tertemiz olsun. Oradan bile vakit tasarrufu olacaktir. Ya da Facebook'ta arkadas listen, sence gercekten hepsi arkadasin mi? Iki üc yildir hic iletisim kurmadiklarin arkadas mi? Bir de insan kiyamiyor yaa :D "Bunu da silsem, yaa iletisimim yok paylasimimiz yok ama iyi insan sanki...^^" Kiymak lazim, kendi iyiligimiz icin.


Peki sosyal medyaya neden cok alistim ben?
(Eski Blogger ve bir iki sayfa sahibi olmamin disinda..)
Bu sorunun cevabi aslinda, kendimi düsünmeden hareket etmemde yatiyor. Hep birilerine faydali olma istegi, paylasmayi seviyor olmak, belki birilerine destek olmak...vs. Tamam sevabi olmustur elbet ama belki daha hayirli olan islerimi kacirdiysam? O siralamadaki öncelikleri iyi dizmek gerek! Alttaki maddeyi üstteki önemliden önce tutarsak ziyandayizdir.
Gercekten yardima ihtiyaci olana yine ederim ama bu defa o aradaki cizgiyi iyi koruyarak, kendimden de sürekli taviz vermeden, daha dengeli. Sosyal medya öyle bir mecra ki iyi ve özenli kullaninca cok faydali.

Bundan sonra sali günleri bu orucu tutmasan bile bu söylediklerim üzerinde düsün diyorum, yazimin asil amaci iste tam buydu!
Insallah bir kisiye bile farkindalik kazandirabilirsem sevinirim :)

"Niyet ettim, sali günleri sosyal medya orucu tutmaya"
Allah kabul eylesin.

Viyana'dan sevgiler :)
Back to Top