58

15 Header, bir tanesi senin olabilir...

(Blogumu takip edenlere özeldir, bir nevi onlara tesekkür etmek istiyorum (◠‿  ◠)  )

Istediginiz Header numarasini yorum olarak yazin ve "eger verilmisse baskasina" diye birde alternatif numara yazarsaniz iyi olur.

Siz istediginizi belirledikten sonra, blogunuzun ismini yazip mailinize gönderecegim.
O nedenle mail adresinizi birakmayi unutmayin!
Birde özel birsey yazmami istiyorsaniz yorumunuzda belirtin lütfen!

Header blogunuza tam olana dek ugrasmaktayim, yani izleyici memnuniyeti söz konusu :)



(Buradaki Headerlarin cogu internetten bulunup düzenlenmistir ve bazilarinda cok az degisiklik yapilmistir...)
 
23

1 günde 2 ilk

Bugün kizimla ikimizin buradaki ilk Cami ziyaretiydi...
Aslinda daha öncede gittik ama onlar mescid gibi binalarin icinde kurulmus sekildeydi.
Bu minareli, bilindik bir Camii, zaten baskada yok Viyana'da.
Kizim Cuma namazlarina giden babasinin pesine düsmeye kalkisinca babasi söz vermisti onu haftasonu camiye götürecegine.
Taa 1-2 yaslarinda dahi farkettigim bir Camii hayranligi var kizimin. 
Türkiye'deyken, "camiye gidiyoruz" deyince sanki ona hediye vermisim gibi seviniyordu mesela. 
En son Ramazan'da teravihlere bile gitti severek, cokta usluydu uzun olmasina ragmen namaz..
Bayan yerinden beri hocayi gözetleyip durur, tipki bugün yine yaptigi gibi...

Hoca asagida bir iki ögrencisine ders veriyordu biz camideyken, kizim merakla okunulanlari dinledi asagiya dogru bakip bakip...Sonrasi bir süre sag sol kosturdu o genislik icinde...Birazda benim etrafimda döndü, bunu yaparkende güya Kabe'yi tavaf ediyormus öyle dedi :)

Ben Cami'ye girince oturur oturmaz kendimi tutamayip aglamaya basladim...Nedenini bilmiyorum ama o an cok duygulandim. Belkide simdiye dek niye gitmedik diye utandim...Ya da özlemistim o ortami...Ya da sevinctendi...

*****



Sonrasi birseyler atistirdik ve ardindan hayatimizdaki ilk makaronumuzu yedik :P Daha önce cok kez isteyip bir türlü nasip olmamisti, bugün tatli canim cekmese de illa tadini bilmek istedigimden yedim :P
 Sonuc ücümüzde orta seviyede begendik, yani öyle "süpeeermis" diyemedik...Belki orjinal daha güzel bir yerlerden almak gerekirdi. 


Bir günde iki ilki yasamak güzeldi ◠‿  ◠
(Ayrica Türkiye'de yasayanlara, Camilerin-ezanlarin kiymetini bilin diyorum...)

εїз  Mutlu Haftalar εїз

15

Blossom Caddesi'nde bir dükkan...

Bu kitap bittiginde yüzümde kocaman bir gülümseme ve icimde bir rahatlik birakti geriye :)
Iyi sonlari seven ben, sonunu özellikle cok sevdim...
Kitabin birkac yerinde cok duygulandim, Lydia Hoffman'in hayatina dair kisimlardandi...
Yarisini okuduktan sonra heyecan artiyor, hayatlarindaki degisikliklerin nasil sonuclanacagini merak ediyor insan ve okudukca okuyasi geliyor.
4 bambaska kadin, ilginc sekilde bir araya gelmeleri ve sonrasi hayatlarina sihirli degnek degmis gibi...Azimli olmaya, umutlu olmaya örnek oluyor anlatilanlar...
Daha fazla bilgi vermekte istemiyorum okuyacak olanlar icin :)
Kitabi örgü sevenler daha da cok seveceklerdir eminim :) Örgü örmeyenler ise örgü örmeyi merak edip ögrenmek isteyebilir ;)
Kitabin sonunda, bebek battaniyesinin yapilisi yaziyor, birgün torunum olursa insallah örmek isterim bende...


Not: Kitabin ismini yazmamisim :P "Kücük Mucizeler Dükkani"

13

Kızıma Katie Holmes sac modeli...

Kizim bir süredir kisa sac istedigini söylüyor.
Aslinda o uzun sac hayranidir hep... Sordugumda ise "Hani Rapunzel olacaktin?"
"Anne büyüyünce Rapunzel olmaya karar verdim" dedi.
Bende her bakimdan daha pratik olur diye, hemde istedigi icin düsüncesini onayladim. Aslinda gecen hafta gidecektik kuaföre, randevusuz gittigimiz icin bayagi sira vardi vazgectik.
Bu Cuma günü insallah gitmek istiyoruz yine ;)
Sac kesim modeli nasil olsun diye ararken, Katie Holmes'un bu sac kesimi cok hosuma gitti. Kizim görünce "Anne ben bu abla gibi mi olucaaaam, cocuk degilki ooo" desede :P 
"Kizim onun sac modelinden cocuklara da yapiyorlar" deyip konuyu aydinlatmis oldum ona :)
Sizce nasil bu sac kesimi?

Cuma gününün ayrica baska bir önemi var kizim icin.
Okula alinma testine gidecek. 2012 sonbaharda baslayacagi icin, okula uygun olup olmadigini, bir nevi seviyesini ölcüyorlar sanirim cocugun..."Yupii okul cocugu olucam been" diyor arada bir :)
Bana soruyor "Anne nasil sorular sorarlar orada?" 
"Evde birlikte ne yapiyorsak okul öncesi o tarz olur sanirim kizim" dedim emin degilim ama baska türlüsünü beklemedigim icin.
Okul Öncesi yaptigimiz tüm ödevleri cok rahatlikla yapiyor maasallah.
Sayilarla arasi cok iyide, sadece ters yazdigi oluyor :) Cünkü kendisi solak :P
Biz solak degilsekte o öyle oldu ve belki bu yüzden bazi harfleri yahut sayilari ters yazmaya meyilli...
Ayrica coook takintili bir kiz kendisi, en ince ayrintilara takilir kalir. 
Mesela yatakta yorganinin ucu neden ayagina yanlis sekilde duruyormus :S 
Yahut saga mi yatsa sola mi yatsa düsünüyor, acayip kararsizlik var...
Büyüyünce kendini ve etrafindakileri yiyip bitirir bu kiz :D
Her haliyle seviyorum onu :)

16

Başkaları "KILIBIK" desin, biz "SüNNeT" diyoruz.

Aksam neredeyse biriyle tartisiyordum...
Sebebi, sacmalamasi ve güya karsidakini zor duruma düsürüp kendi erkeklik derecesini yükseltme cabasi...
Bu kisi kendi esiyle bu yönden sorunlar yasiyor. Yani bir-iki saat bir yere gitse gidemiyor esini evde birakip...Katiyyen izin yok kendisine. Ancak bayanin calistigi günler belki...
Esim arada onlara gider evin bayani calistigi zamanlar, Playstation oynarlar falan, ben evde olayim olmayayim bu degismez, cünkü bazen arkadasina gitmeye hakki vardir tabiki, bu konuda sevmiyorum abartili sekilde kisitlamalari...Hos degil!
Bizim böyle durumlardan hic sorunumuz yok cok sükürki, evliligin ilk zamanlari belki olmustur...
Aksam laf acildi biryerlerden, o kisi Light falan filan birseyler demeye basladi esime. Bende "sen bizi taniyorsun, böyle olmayan durumu böyle göstermen hic hos degil ki biri varsada böyle o sensin" dedim ona, "hadi birgün esin evdeyken birakta bize gel bizde oynayin" dedim. "Yapamazsin cünkü izin cikmaz" !

Izin almasi adama cok dokunuyor, gururunu incitiyor ve bunu bu sekil baskasina yükleyerek disa yansitiyor. Bu duruma gicik oldum acikcasi!
Resmen iki yüzlülük dedim yaptigina, kendini olmadigi gibi göstermeye calismak baskalarinin icinde ve esime takilip aslinda kendi oldugu gibi oldugunu iddia etmesi...
Sonra bakti pek sacma kacti dedigi "saka yapiyorum yaa" falan demeye basladi...

Ben ama biliyorum bu konuda sorunu oldugunu ve aslinda saka degilde bir nevi kendini kanitlama cabasinda oldugunu...Ama evde baska disarida baska olunmasi nereye kadar...

Böyle bu tip kisilere herzaman gicik olmusumdur. Esine ev islerinde yardimci olan, yemek yapan, bir yere gidip gelirken söyleyen...vs. kisiye KILIBIK denilir mi yahu! Bu yakistirma aliskanliklari zayif olanlarda ters tepki yaratip arkadaslarinin icinde kendini düsük görme duygusu olusturabilir zamanla...
Ama esim gibi ne yaptiginin farkinda bir insan ise sünnet olan seyleri yaptiginin bilinciyle takmaz bile o ayri.

Peygamber efendimizin hayatini okumaya davet ediyorum böylelerini.
Yapmiyorsaniz yapanla ugrasmayin kardesim! Kiskanmak bu!

Esimin bana yaptigi her olumlu davranisinda ona fazlasiyla benimde daha özenli olmami sagliyor, bu karsilikli bir devir daim oluyor.
Son olarak bu konuda su yaziyi kopyaliyorum, kisa ve net:
Hanımlarla olan münasebetlerde KILIBIKLIK diye kaçınılan birçok davranışları EFENDİMİZ(s.a.v.) bizzat yapmıştır. Bütün kötü hasletlerden münezzeh olan EFENDİMİZ(s.a.v.)’e o kelimeyi –eğer kötü mana verilecekse- değil kullanmak, fikrimizden geçirmekten bile hayâ ederiz. Başkaları bu davranışlara "KILIBIK" desin, biz bunlara “sünnet” diyor başımıza taç ediyoruz.
Bir sünneti yapma şerefi, fazileti ve sayamayacağımız ebedi nurları, maruz kalınacak hakaret ve aşağılama dolu bir kelimeye -güya- utanılacak bir duruma değişilir mi? Elbette değişilmez.
Ehl-i sünnet insanlar, değişmek şöyle dursun, sünneti yapmaktan bahtiyar olurlar...
5

Pazarteside cok bayiliyodu bize ◕‿◕


Yeni bir hafta daha basliyor ve hatta basladi...Hepimiz icin hayirli bir sekilde gecer insallah.

Header yazisina bayagi talep geldi, o nedenle devamini getirmeyi planliyorum ;)
Ayni headeri baska kisilere vermiyorum, belki ilk sahibi olan kisi baska bir blogla paylasmak istemiyordur...
(Devaminda da kapan kapana olacagi icin gözünüzü dört acin diyorum ☚)

Aklima düsen birkac seyide paylasayim madem havadan sudan bir yazi olacak bu :P

Biz bayanlar etrafimizi incelemeyi severiz degil mi?
Özellikle de disarida gezinirkenleri bir bayan görsek giyimine kusamina bakariz. (Kendi adima bakarim ne giymis, yakismis mi, renk tonlari...vs., bana ne ise bundan :D )
Gecende birseyi farkettim ki aslinda erkeklerde bayagi inceleyebiliyormus hemcinslerini.
Metroda kizimla eve giderken, tam karsimda duran adamin yan yan baska bir adami süzdügünü farkettim ve tuhafima gitti, ondan dikkatimi cekti belkide...Bastan asagi derlerya aynen öyle bir taradi, en cok ayakkabi ve cantasina bakti sanirim...Taranan kiside is adami edasi vardi.
Sonra icimden düsündüm ki, acaba o inceledigi kisiyi kiskanmis olabilir mi, "ben giyinemedim söyle bir takim elbise" diye ic gecirmistir belki...Insanlari incelemek, düsüncelerini-durumlarini tahmin etmek eskiden beri yaptigim birseydir :S
Psikoloji okumaliymisim ben :P

 ❀❀❀❀❀

Suan saatin tik tiklarini duymak zamanin cabuk gectigini hatirlatiyor bana...
Zaman dedimde, Facebook'ta okul arkadasimin nisan resmini gördüm bu aksam, cok sevindim (ღ). Okula birlikte gidip gelirdik, dersleri cok iyiydi, ben az daha düsüktüm not olarak ama hic kiskanclik yoktu aramizda :) 
O yanimda 90-100'ler alirken ben 30 gibi birseyler aldigimi hatirliyorum bir defa matematikten...Kopya cekmeyi beceremeyen bir tiptim, hem istemezdimde cekmeyi, düsüncesi bile benim sinav aninda kizarmama vesile olurdu...

❀❀❀❀❀

Birde Facebook'ta Mevlid Kandili Günü bir tiyatro olacagini okudum ;)
Buradan da paylasayim; 
"O'nu Beklerken"
(Oyun beş farklı bölümden oluşuyor ve Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) Doğumundan önce insanlığın düştüğü buhranı, sapkınlıkları genel hatlarıyla işliyor.)
3 Subat-Cuma, saat 19-22 arasi, Austria Center, Bruno Kreisky-platz 1, 1220 Wien, giris ücreti 10 euro. Biletleri Anadolu Kültür Merkezi, Divan Kitabevi, Phönix Egitim Kurumlari'ndan temin edebilirsiniz.

48

12 Header, isteyene gidiyoooor

Istediginiz Header numarasini yorum olarak yazin ve eger ki ondan önce biri istemis olursa ihtimalini düsünerek birde alternatif numara yazarsaniz iyi olur ;)

Siz istediginizi belirledikten sonra, blogunuzun ismini yazip mailinize gönderecegim.
Özel birsey yazmami istiyorsaniz yorumunuzda belirtin lütfen!

Umarim isinize yarar :)


(Buradaki Headerlarin cogu internetten bulunup düzenlenmistir ve bazilarinda cok az degisiklik yapilmistir...)

15

Bu bloglari görmüs müydünüz? (1-10)

Simdiye dek reklam panomda yer almis olan bloglardan ilk 10 tanesine bir kez daha göz atalim ne dersiniz :)
Özellikle bazilarini gözden kacirmis olanlar icin... 
(Resimlere tiklayarak bloglara ulasabilirsiniz).
"Bu Reklam Panosu'da neymis?" bilmeyen varsa, detaylar icin tiklayiniz.




















*Burada bir tane daha blog vardi, kendisi bazi sebeplerden ötürü silinmistir!


13

"Sigara böreği" demeyin bana

Sigara böregi...
Ee ne olmus börege, cok severek yeriz degil mi?
Yaa börege birsey olmadida benim gicik oldugum bir husus var burada.
Niye sigara böregi?
Malzemelerini biliyorum, bolca yapiyorumda, icinde sigaraya ait hicbirsey yok...
Seklinden desek, bu olsa olsa puro böregi olur diycem!
Hem dünyada, lügatlarda baska bir isim yok mu ki, kalmadi mi?
Eminim böregin agzi olsa konusabilse o da sikayetci olacakti bu durumdan, ben onun adina yaziyorum :P
Bu ismi veren kisiyi hayal ettim gözümde...
Cok sigara icen, disleri artik sigaradan sapsari olmus, dis temizligi neymis umrunda olmayan, yediklerini mümkünse sigaraya benzetmeyi seven...

Ben bunu daha önce farketmedim bile rahatsizlik vermemisti cünkü agiz aliskanligi olmus "sigara böregi" diyordum bilincsizce.
Benim 5 yasinda kizim var, cocuga "kizim gel sigara böregi ye" demenin ne denli yanlis oldugunu bu yil farkettim daha... Resmen cocugun aklina, kulaklarina sigarayi asilamak bu. Bu böregi seven cocuk sigaraya sempati bile duyabilir...
Benim icin öyle bir isim yok, birkac aydir cok dikkat ediyorum söylerken...
"Rulo börek, cubuk börek" koydum ismini...
Kizimada acikladim bunu, sigara sagliga zararli birsey, bu ismin güzel bir börege yakismadigini...vs.
Birkac defa yine "sigara böregi" kacti agzimdan, kizim beni düzeltti hemen (maasallah) "Anne rulo börek mi" :)

Sigara icmeyen biriyim ve hayatima hicbir sekilde dahil etmekte istemiyorum! Esimde cok sükür 4-5 aydir sigarasiz saglikli günlere gecti :) Üstü basi daha güzel kokuyor :) Bunu senelerdir dilemistim, kendi istemeyince insan birinin tesviki yahut zoruyla olmadigini anlamis oldum...

10

❀ Pimp my Pinnwand ❀

Kapi arkasi benim kösem olacakti ve düzenlemek istiyordum, henüz bombos bir masa vardi en son gördügünüzde.
Masanin üst kismina genisce bir mantar pano aldim. (Mantar panoyu bu boyda heryerde bulmak mümkün degil, cogu yerde kücük boy vardi. Ben Baumax'tan aldim, 12 euro civari).
Klasik kendi rengi pek sade ve okul havasi verdi..."Bunu bir sekilde baska sekle sokmaliyim" diye düsününce kumas ile kaplamak oldu ilk aklima gelen fikir.
Oraya uysa uysa puantiyeli siyah-beyaz yakisir dedim ama maalesef onu bulamadiysamda baska yine uyumlu ve hatta yumusacik bu gördügünüz kumasi buldum.
Metresi 8,90 euro olarak indirimdeydi hemde, bende daha devamina bakmadim hemen karar verip aldim. Bu kumasci gezerken ilk tercihim olan bir Cadde'de (Mariahilferstr.) görüp görüp icine bir türlü girmek nasip olmamis bir yerdi. 

Viyana'da kumas almak isteyenler olabilir diye yaziyorum ismini, Komolka Stoffe Vienna. Internet sayfasi mevcut ve online siparis veriliyor sanirim...

Yani toplamda yaklasik 20 euroya malolmus oldu bu is bana.
Hazir böyle birsey hem bulamazdim, hemde yapmasi cok eglenceliydi bunu kacirmis olurdum :) (Civi yerlerini kelebekle kapadim resimde, sevimli bir obje bulup yapistirmak istiyorum...)

Sonuc benim icime sindi diyebilirim, peki sizler nasil buldunuz?

7

Içsel Yolculuk

Elif Safak- Siyah Süt kitabini okuduktan sonraki duygularimdan bazisini yazmak istiyorum.

Genel olarak iyi bir kitapti. Yalniz okurken logusa bir insan icin biraz endise yaratabilirmis gibi geldi, okuyup unutmak icin demisti gerci kitabin basinda. Ama bazen unutmak insanin elinde olan birsey degildir...
Ben logusaligi yasadigim icin öncesinde cok sükür iyi gecirmisim diyorum, gurbetin tüm yalnizligina-sorunlarina ragmen...
Bence kitabi en cok bir kez logusalik gecirmis olanlar okusun :P

Kitaptaki ic seslerin isimleri ilgincti, pek sempatik gelmedi her defasinda o uzun isimleri okumak...

Bir yerinde hayati anne karnina, insanida bir bebege benzetilmesi cok etkiledi beni. Evet öyleydi, asil dünyaya dogacagiz daha...
"Ask" kitabi ile kiyaslama yapamiyorum, o cok cok güzeldi cünkü.

Birde gecen Elif Safak kitaplarina bakarken Kitap Fuari'nda, adama sordum niye bu kadar pahali diye (Iskender 13 euro civariydi). Genel olarak yayinciliga atti sucu, o yayinevi hep pahali basiyormus...
Pekte begenmiyormus adam Elif Safak kitaplarini...Böyle "siz sevdikce fiyatlar cikiyor iste" diyor birde bana :D

Bu siralar siradaki kitabimida okumaya baslasam iyi olacak...

Esim aksam koltukta Peygamberimizin Hayati'ni okudu birkac saat, biraz tarihsel acidan bir kitap, savaslar...vs. hersey var. O okurken ben huzur doluyorum ( bir yil öncesine dek hic kitap okumayan birinden söz ediyorum, Allah'im ona öyle isik veriyorki ilerliyor cok sükür...)
27

Onunla en son ne zaman göz göze geldik?


Sizce hayatın en çok okunan kitabı hangi kitaptır?
Ve hayatta en çok yazılıp, çoğaltılmış olan kitap hangi kitaptır?
Tanıyor musunuz öyle bir kitabı?..diye sorsalar..
Süphesiz ki Kuran-ı Kerim denilecektir..
 
Denilecektir denilmesine ama gelin görün ki, ortada çok hazin bir gerçeklik var..
Ve bu hazin durum yürek yakıyor..
Neden yürek yakıcı?
Okundukça en anlaşılmaz kılınan, hayattan koparılıp atılan, hayattan uzaklaştırıldıkça, kendisine varılabilecek yolun, zahmet yokuşuna dönüştürüldüğü, eşsiz bir kaynak...
Ölülerin arkasından okunan, onbir ay geçtikten sonra, on ikinci ayda anlaşılmak yerine, zinhar okunan ve süre bitince, kabına istiflenip duvara asılan, kendisine yapılan bu muameleyi hak etmeyen hayatın en önemli kaynağı...
Insanlık için gönderilmiş olmasına bakılmaksızın, hayatın içinden dışlanması hüzün vermiyor mu size?..
 
Sahi onunla en son, ne zaman göz göze gelmiştiniz?..
Başkası için değil, kendiniz için gönderilmiş bir kitap olduğunu, hiç düşündünüz mü?..
 
Unutmayın yüreğimizi açmaz isek o kitaba, o Kerim olan kitap kapısını asla aralamaz bize.


"Mailime gelen bir yaziydi.
Gercekten hakkini veremiyoruz yüce kitabimizin...Gecen elime aldigimda bunu farkettim, tam yazida bahsedileni (maalesef). Degisiklik olsun dedim ve ayetleri anlamaya calistim okurken anlamindan, bunu daha cok yapacagim insallah.
Resimdeki gökkusagi Kur'an-i Kerim'i cok sevdim, ilerde birgün kizim ögrendiginde ona hediye etmek isterdim...
Hayirli Cumalar"

17

Kızıma misafir olduk

Bu post bol resimli az yazili olacak :) Alisilmisin disinda yani...

Bugün kizim Dilanur'a konuk oluyoruz, bakalim bize neler gösterecek :P

Evinin girisini seviyorum, sizde sevdiniz mi? 
Posta kutusunda bir mektup görünüyor, kimden acaba :P

Kendisi bugün pek bir süslenmis bizim icin, yüzük falan...
(Gecen kizimin yüzük taktigini görünce tuhaf oldum, daha bir büyüdügünü hissettim...)


Evinde tek misafir biz degilmisiz, sevdigi iki arkadasinida cagirmis...
(Bu isimleri vermek istedi cizdigi karakterlere, yoksa böyle isimde arkadaslari yok...)


Önce elma ikram ediyor :P Pek bir meyve sever bu kiz da :)
(Anaokulunda yaptiklari bir elma...)


Tüm aile ile tanisacagimi hic beklemiyordum dogrusu :P
(Kendileri kumpir olmus patates ailesi :D Yüzü karisik olanini kizim cizdi :P Yerken ama tavsan kulakliyi secti. Babayi esim ve anneyi ben cizdim :P Yakinda herseyi boyayan aile olacak adimiz, fistiktan sonra patates :D )


Bahceye gecirdi bizi, hayvanda besliyormus. Özellikle ucabilen ve tek boynuzu olan atlara ilgisi var sanirim...
(Hemde nasil, fotograf kendisine aittir)


Aman Allah'im bu kizin bahcesinde mum büyüyor :)
(Mutfak caminin kenarindaki saksiya mum dikti gecende  nerden aklina geldiyse, bu sira böyle duruyor...)


Devaminda bahcesindeki dev kaktüs dikkatimi cekiyor, pek bir ürkütücü dikenleri ...
(Aramiza yeni katilan, aslinda minicik olan, özellikle bol dikenli secilmis kaktüsümüz)


Bahcesinin kenarinda garaj var. Bu kiz bir araba koleksiyoncusu olmali diyorum!
(Arabalara meraki var, gecen sürpriz yumurtayi prensesli degil araba cikanindan secti mesela...)


Bahcenin bir kenarinda annesini sevdigine dair agaca kazinmis yazilar buldum.
(Bu resmi yapan pamuk ellerini öperimde öperiiim :) Mama, anne anlaminda kullanilir burada.)


Eve geri davet ediyor bizi, meger org ile müzik ziyafeti cektirecekmis :)


Bir ara gözüm duvardaki havlu kagittan yapilmis sanat eserine takiliyor :D
(Ben bir sekil yapinca o da aynisini yapti...)


Okumayida seviyor anlasilan, kitapligina göz atmadan olmazdi degil mi?
(Kendi cektigi bir fotograf...)


Cok yönlü birisin dedik kendisine, bir yönünü daha gösterdi ki, tek araba koleksiyonu degil kalem koleksiyonuda yaparmis.
(Gecen hepsinin ucunu sivriltirken, parmagim su topladi ve bukadar kaleminin oldugunun farkinda degildim bunu anladim, 120 tane falan vardi...Daha kalem almak yok dedim...)


Cocuklar icin birde böyle bir park projesine katilmis. Bu kiz babasinida cok seviyor olmali ki babasi icin calismis bu projede ve babasi suan bu proje resmini dolabinda sakliyormus :p


Son olarak ise bize su mesaji verdi bilgisayarinin ekranindan beri " KelebekGibi "
(Sanirim bu isimli blogu okuyun diyor :D )

Bu özel, macerali dakikalari yasattigi icin Dilanur'a tesekkür ediyorum. 
Cok misafirperver buldum kendisini ve cok sevdim.

Ya siz?


Not: Kendisinin ilk resim sergisini görmek isteyen buraya tiklayabilir.

10

Kapı arkası Home Office olur mu?

Güzel bir pazartesi gününden merhaba :)
Sabah kizimi babasiyla krese gönderdim (15 gündür tatildeydi ve evdeydi, bugün baslamis oldu yine).
Sonra esim gelene dek (30 dakika), sacimi yikadim-kuruladim, yüzüme peeling yaptim-kremledim, ardindan taktim Fittnes Dvd'mi ve 5 dakikalik isinma hareketi yaptim, devaminda cayi demleyip yanina menemeni yaptim. Ben yaparken o gelmisti ve birlikte kahvalti ettik. O biraz Ney calisti ki kendisi beni gecmis durumda suan düzgün az az ses cikariyor...

Devaminda gözüm yeni bilgisayar masama takildi. Aslinda cok ani kararla alindi bu. 
Esim bana hediye olarak bir süslenme masasi almis. Elinde aldigi kagidini uzatti bana yapmacik gülümsedim o an, cünkü ben böyle birseyi cok istesemde bu eve istemiyorum, bu ev 60 metrekare bile yokken bunu nereye sigdirayim, bir yerlere yerlesir ama istedigim gibi olmazki...
Her taraf esya dolu sevmiyorum hem ben. Onu ileride daha genis evim olunca o zaman istiyorum. Esime bir süre sonra bu duygularimi söyledim. Aslinda istedigim; kocaman bilgisayar masamiz yerine daha az yer kaplayan ve kapi arkasina sigabilecek birseydi, böylelikle hem yer bosalacakti...
Esimde bunun mantikli oldugunu kabul etti, süslenme masasini degisip yerine böyle istedigim tür sade bir bilgisayar masasi aldi. (Eski bilgisayar masasinada hemen ilani verdigim gün alici cikti netten, cok uygun verdim amac evden gitmesiydi cünkü...)


Simdi ben istiyorumki burasi bana özel bir bölüm olsun, istedigim gibi düzenleyeyim.
Ama güzel bir fikrim yok simdilik. Örnek bir resim paylasiyorum, buna benzer birsey olabilir...
Bende bir pinnwand var ve kendi renginde degilde kumas ile kaplamak istiyorum onu, yalniz keske puantiyeli bir kumasim olsa... Gecen Ikea'da baktim ama cok sert tür bir tane vardi sadece...
Internetten alsam bir metre kumas icin gönderme parasi ...vs giriyor icine. Türkiye gibi degil burada öyle kumasci bulmak daha zor...
Hic acele etmiyorum, tam aklima yatan bir sekle girene dek biraz ugrasirim... 
Önerileriniz neler?

20

Cumartesi güzel gün :)

Bugün yazmak istedigim birkac konudan birini secip yazi eklemekti amacim... Maalesef yine baska birseylerle vakit gecirerek bana ayrilan süremin sonuna gelmistim farkettigimde :P
Mesela blogumun Header'i degisti, nasil olmus? Ben sevdim böyle puanli puanli :) Arada yapilan degisiklikler bir tazelik katar ortama diye düsündügümden blogumda da bunu uyguladim.

Biz bayanlarin ortak bir özelligi olmali bu, ara sira tazelemek, tazelenmek... Tipki annemin birseylerin yerini degistirmeyi sevdigi gibi...Babaminsa sevmedigi gibi :P

Ee yazacaklarimi yazamadim bari icimden gelenleri yazipta öyle uykuya dalayim diye düsündüm.

Günüm iyi gecti, evdeki huzuru hissetmek ne büyük nimet Allah'im, sana binlerce kez hamdolsun.

Biz genelde günde 2 ögün yiyen bir aile olarak, kahvalti ettik ve aksam üzeri kumpir yapip yedik.
Esim kumpir malzemelerini hazirlayip dograrken bende kurabiye yapmaya koyuldum.
Tarif ararken karsima ne cikti biliyor musunuz, kendi blogum :D
"Allah Allah nezaman yapmisim ben bu kurabiyelerden" dedim önce, sonra hatirladim tabii."Blog yazmanin avantaji bu iste kocacigim" diye esime ise yarar birsey yaptigimi kanitlamaya calistim :P

Disarida da yagmur atmaya basladi ve ben daha bir mest oldum sanki, mis gibi tarcinli-portakalli-bademli kurabiye kokusu doldu evin icine...
Kumpiri cok kacirinca esim kurabiyeleri is yerine götürüp orada yiyebilecegini söyledi ve paket yaptim ona.
Birde hosuma giden birsey varki, esimin sonradan isyerinde yerken ekstra bunun icin aramasi ve "eline saglik" demesi. Bunu hic ihmal etmeyen biri oldugu icin cok sansliyim. Herzaman söyler ve devaminda Allah razi olsun der...

Sonra prensesimin banyo sefasi vardi bu aksam. Kizim yine elleri ayaklari kiris burus olana dek durdu suda. Yanina 5-10 oyuncak alinca tabii, üstüne birde genis hayalgücü eklenince ne oyunlar cikiyor banyoda. Tiyatro ekibi gibiydiler...

Tüm bu anlattiklarimi yasadigim icin mutluyum :)
Ee ne demisler mutluluklarda paylasildikca büyürler...
Ve ben de simdi paylastim :) 

Güzel bir pazar günü gecirmeniz dilegimle...

Birde kar yagsa süper olurdu, öyle bekliyoruz bu yil.

4

Çocuk ve Dergisi :)


Bu ayki Ala Aralik sayimiz Ocak ayinda elimize gecti. 
Genel olarak Avrupa'ya dagitim daha gec oluyormus, Türkiye'den bekledikleri icin. 
Gec olsunda güc olmasin diyorum :)
Kizim gecen ayki Ala Cocuk ekinden beri bu ay daha bir bekledi derginin yolunu, "Nezaman gelecek Ala dergimiz?" diye sordu birkac kez.
Öyle güzel "Ala" deyisi varki birde :)
Dergi tamda kardesimin gönderdigi Ney ile ayni günde geldi. 
Bir günde iki mutluluk oldu bize.

Kizim dergisini eline alir almaz daha kahvalti etmemistik "Anne burayi okur musun, anne su oyunlari oynayalim mi..." diye tutturdu. 
Bende bir-iki sayfa okudum ve sonraya erteledim devamini.
Birazda babasiyla devam ettiler derken derginin tamamini kisa sürede bitirmis oldu sabirsiz kizim :)

Dergi'de yapmaya birsey kalmayinca; 
"Anne bir sonraki dergi nezaman gelecek?..." 
"Kizim bu ne acele dur bu daha yeni geldi, bir ay sonra digeri gelecek, her hafta dergi göndermiyorlar bize" :D
"Off yaaaaaa cok mu bekliycem"
"Sabreden dervis muradina ermis degil mi Dilanurcum" 
(Son zamanlar kizimin benden cok duydugu atasözü :P Gecen ben acele ederken aynisini bana dedi...)
Not: Resimdeki Cep Ajandasina dikkat diyorum, pespembe. Icide tam istedigim gibi, cooook begendim :)

18

Senin bir ismin olmali Ney...♥

Bugün zil caldi ve beklenen postayi almak icin dogru kapiya...
Kardesime bundan bir ay öncesi bir Ney siparisi vermistim, o Istanbul'da, hem fiyat olarak daha makul olur diye düsündüm. Ama o Aralik ayi icinde dogumgünüm gectiginden, bunu bana dogumgünü hediyesi olarak gönderdi :) Birde dayisi kizima eglenceli bir kalem yollamis Ney ile birlikte, cok sevdi ve tüm gün kullandi.
Farkettimde artik kizimda gelen paketlere postalara bayiliyor, benden önce acma girisimlerinde bulunuyor, yaris ediyoruz adeta :D
2012'de bir enstrüman calmak istedigimi dileklerim icine yazmistimya hani, aklimda Ney vardi...

Önce ondan gelen mis kokuyu farkettim, güzel bir koku vardi üzerinde.
Sonrasi ise $öyle gelisti;
Ilk bir saat icinde Ney'e üfledim durdum ama sadece nefesimin gittigini duymaktan baska ses cikmadi, o ara sinir oldum hafiften :P Sonra "Bu Ney sana sabri ögretecek" deyip kendime yeniden denedim. 
Bir ara hafif ses duydum ve sevincle kahkaha attim, kizimda benimle gülüyor :D 
Bir süre sonra farkettim o ses sadece dudagimin cikardigi isliga yakin bir sesmis (islik calamamda normalde :S)...Bu arada basladim yine kendi halime gülmeye, ben gülüyorum kizimda gülüyor bana bakip bakip :D
"Bazisi birkac gün, birkac haftada ses cikariyormus, sende ne cabuk sevindin öyle havaya giriyordun söndün :D" diye söylendim kendime...
Bir süre mola verdim, sonra yeniden denemeye koyuldum. Neyle olan bu ikinci saatin icinde bu defa gercekten ses cikardim ve arada bir tekrarliyorumki ses cikarmaya agzim alissin iyice diye :)
Yalniz bu ses böyle duydugum kulaga cok güzel gelen bir ney sesi gibi degilde kalin biraz, acaba zamanla mi ses oturacak yerine anlamadim gitti :P Borazan sesi gibi benimki :P
Suanda neyimle gecirdigim ilk günümün sonu, biraz tansiyonum düsmüs olabilir üflemekten, birazda dudaklarim uyusmus gibi olabilir ama mutluyum :)
En azindan ilk gün ses cikarmak bir basari oldu bana.
(Besmele ve abdestli baslamanin faydasi olmus olabilir mi...)
Bu konuda arastiriyorum ve blogumda da paylasirim arastirmalarim dogrultusunda, yeni baslayanlara da destek olmasi amacli ;)

Aranizda Ney calan birinden püf noktalarinin özetini almayi cok isterim :)
Yardimci olmak isteyen?

Canim kardesime tesekkürlerimi gönderiyorum buradan da, ögrenince ona özel muhakkak calmayi istiyorum birgün...

"İkiye ayırdılar seni, can denen şeker kamış dalından
İçin boş, yok bir tek bir kıvrım, sinen delik deşik, göz göz...
Feryadımı hafızana kaz, bir kez inle benim için derinden!"

3

KeLebekLer Sonsuza Uçar...

Kelebekler insandan daha mutlu yaşadı ömrünü…
İnsanoğlu ise onlarca yıla sığdıramadığı ömründen mutlu olmayı başaramadı…
Doğum ile ölüm arasında sıkıştı kaldı insanoğlunun ruhu ve sonunda ölümün gideceğini bildiği için, hayatını keşmekeş içinde tüketti…
Kelebekler ise anladı hayatın değerini…
Sadece bir gün yaşadı kelebekler…

 
Kendisini yaratan kudretin sanatının işlediği kanatlarını gün ışığıyla çırpmadan önce, günler boyunca bir koza içinde, karanlığın zulmetine katlandı…
Bir kelebeğe dönüşmeden önce, ipek böceği olarak çektiği o zulmetin paha biçilmez hediyesini, ipek kozası olarak bıraktı insanoğluna…
İnsanın paha biçemediği ipliğe, kelebeğin dünyaya geldiği yaşamın rahmi oldu…
İnsanın onlarca yıl yaşadığı halde, değerini bilmediği, kısa bulduğu ömre inat, kanatlarındaki Yaratanın fırçasından çıkma sanatı gösterdi insanoğluna, kısacık hayatının her anında…
 

Sadece birkaç gün yaşadı kelebekler…
Ve hayatın ne demek olduğunu, insandan daha iyi bildiler…

 
Hayatın bir ateş olduğunu, yakıp kül ettiğini anladılar ve ateşe pervane oldular.

 
Dört kelebeğin öyküsüdür;
Dört kelebek ateşin gerçek sırrına ulaşmaya karar verirler…
İlk kelebek ateşin uzağından geçip gelir ve şöyle der;
"Ateş aydınlatan bir şeydir."
Bu gerçeğin tam bilgisi değildir…
İkinci kelebek ise ateşe biraz daha yaklaşıp döner ve şöyle der;
"Ateş ısıtan bir şeydir."
Bu da gerçeği anlatmak için eksiktir…
Üçünü kelebek ateşe iyice yaklaşır, alevler kanatlarına değer geçer ve döndüğünde, "işte ateşin gerçek bilgisi" der, "ateş yakıcı bir şeydir."
Dördüncü kelebek bununla yetinmez.
Ateşin çevresinde döner, dolanır, kavrulur ve birden bire ateşin içine dalarak bir an parladıktan sonra, alevlerin içinde görünmez olur…
Ateşin gerçek bilgisini anlayan tek kelebektir o…
Ancak bunun artık diğerlerine anlatacak durumda değildir.
Anlatmasına gerek de yoktur…
 

Hiç kimse ateşin ne olduğunu başkasının anlatmasından öğrenemez... Ateşe ancak dokunarak öğrenilir, onun ne olduğu…
 

Hepimiz bu öyküdeki dördüncü kelebek olmayı düşlüyor ama ömrümüzü diğer üç kelebek gibi tamamlıyoruz.
 

Sadece birkaç gün yaşadı kelebekler…
Ömrünce gerçek aşkı bulamayan insana inat; ateşin aşk olduğunu bilerek ve aşk için yanmayı bilerek, 
nihayetin de SONSUZA UÇTU KELEBEK...


Not: Mailime gelen bir yaziydi, begendim, paylasiyorum...Ƹ̴Ӂ̴Ʒ

15

2011 Istatistiklerim

2012'nin ilk yazisi olarak blogun gecmis yilinin degerlendirmesi mahiyetinde bir yazi yazmak istiyorum.
2011 yaz mevsiminden itibaren blogumla daha cok ilgilenmeye baslamistim ve ilgilendikce ziyaretci sayisinin cogaldigini gördüm. (Öncesi derslerden dolayi bir göz atip cikiyordum...)

Blog emek verdikce güzellesiyor tipki bir cicek gibi :) 
Blogu daha öncede evlilige benzetmistim bakalim daha nelere benzeticem :P

2011'de 77 yazi yazmis, 600 civari yorum almisim.
Suan icin izleyici sayimiz 571 (tesadüfki Peygamberimizin dogdugu yil :) ), ayrica 620 civari e-mail ile aboneligi olan var (bunu gösteren göstergenin rengini degiseyim derken sadece 0 göstermeye basladi ve kaldirdim, belki 24 saat beklemem gerekiyordu...)

Bu yilki yazdiklarimdan en cok görüntülenmis üc yazi: 1-Liebe ist, 2-Glossy Box, 3-Yumurtaya Yüz.

En cok ziyaretci getiren ilk üc link: 1-Google.com.tr, 2-Cati Kati, 3- 10 Marifet.

En cok hangi kelimeler aranilip ulasilmis:  kelebekgibi, emrah, elissa, pasta asciutta, sürmeli gözler, kurabiye. (Bunlardan en cok ilgimi cekeni Emrah, onunla ilgili burada bir yazim vardi hepsi o ama hergün bunu arayip bloga giren var, bayagi hayrani var anlasilan...)

Bloga girilen tarayicilar: 1-Internet Explorer, 2-Firefox, 3-Chrome, 4-Safari...

Ülkeler: 1-Türkiye, 2-Almanya, 3-Amerika, 4-Avusturya, 5-Hollanda, 6-Isvicre, 7-Rusya...

Son zamanlarki yaklasik günlük ziyaretci sayisi 700-1000 arasi.

Ayrica bu yil blogumun Facebook sayfasini actim ve orayida ayri seviyorum, blogumdan daha güncel oluyor. Hepinizi bekliyorum sayfama :) (Suan 139 kisiyiz)

Birde az kullanilmis yahut tamamen yeni esyalarimi satisa sundugum KelebekGibi's Garderobe ve onun Facebook sayfasini actim.

Genel olarak 2011 benim icin güzelliklerin basladigi bir yildi, 2010'a (hayatimin dibe cöktügü yila) inat cok güzel gecti... Yukari dogru cikisa gectigimiz sekilde devam ederiz insallah.

Bu yilin ilk yorumu kimden gelecek acaba :)

Back to Top