Kisisel Gelisim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kisisel Gelisim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
0

En Cok Izledigim 10 Youtube Kanalı


Bugün sizlerle Youtube'da takip ettigim kanallardan son zamanlarda favorim olan 10 tanesini paylasmak istiyorum :)
Artik o kadar Youtuber var ki...Ben de olmak istedim gecen yil özellikle ama icimdeki istek tam oturmadigi icin belki faaliyete hic gecmedim. Sonucta maharet kanal acmak degil, gercekten faydali olabileceksem yapmaliydim bunu. 
Simdilik Youtube camiasindan faydalananlardan olmaya devam ediyorum :) Genelde sali günleri (yani sosyal medya orucumu tuttugum gün) abone oldugum kanallarda paylasilmis izlemedigim birseyler varsa bakmaya calisirim sirayla. Secici olursaniz, kendinizi oldukca gelistirebileceginiz kanallar mevcut Youtube'da. Kesinlikle vakit kaybi degil! Vaktinizi nasil verimli kullanirsiniz hatta bunu bile daha iyi ögreniyorsunuz. Yani sadece yemek ve makyaj yayinlarindan ibaret degil, orasi da zengin bir kütüphane niteliginde kullanabilene!

Simdi hazirsaniz basliyorum :)



1- Hikmet Anil Öztekin: Yazari kitaplarindan tanir zaten cogu ama kanali ayri harika, motive edici, ferahlatici nane etkisinde, gercekten asiri severek takip ediyorum! Bir iki videosunu izleyince zaten eskilere de göz atmak isteyeceginize eminim.

2- Baris Özcan: Kendisinin özellikle bilimsel alandaki bilgilendirici videolari insanin ufkunu aciyor. Yani bilmediginiz onca sey duyuyorsunuz ve ögreniyorsunuz. Herseyi cok arastirip, emek vererek hazirlamasi zaten takdire sayan, keske herkes isini böyle özenerek yapsa!

3- Beyhan Budak: Kendisi Uzman Klinik Psikolog olmakla beraber, öyle ismine aldanip agir, bayici videolari var zannetmeyin. Aksine öyle kisa, öz ve anlasilir sekilde konulara deginiyor ki, hayatiniza güzel yön vermek icin sizi cok motive ediyor. Kendi icinize dönüp düsünüyorsunuz, kendinizi daha iyi tanimanizi sagliyor! 

4- Dünyadan Sesler: Bu kanali bir üstte bahsettigim Beyhan Bey'den ögrendim ve o gündür arada müzik dinlerken tercih ettiklerim arasinda oluyor :) Özellikle farkli dillerde ki müzikleri dinlerken o duygulari bilmece gibi cözmeye calismak...Ayrica yabanci eserlerin cevirileri de yaziyor altlarinda.

5- Sözler Köskü: Senelerdir takipte oldugum Risale-i Nur talebelerinin actigi kanal. Dinimizi bize öyle güzel anlatiyorlar ki, alisik olmadigimiz sekilde ve güzel dil ile. Kesinlikle cok faydalanip huzur buluyorum, ögreniyorum.

6- Ortapia: Bu kanal bu yil kesfettiklerimden biri, Serkan Bey kendisi Doktor olup bazi tibbi konularda öyle basit videolari var ki, cok severek dinliyor ve anliyorsunuz. Anlatim tarzi cok hosuma gidiyor. Sadece saglik konusunda degil tabiki kanali, mesela en son izledigim (galiba aylik yaptigi bir rutin olan) bir kitap, bir film, bir dizi ve bir müzik tavsiyesi videosuydu. Mutlaka göz atmanizi tavsiye ederim, ne demek istedigimi o zaman anlayacaksiniz :)

7- Asli Afsaroglu: Ilk duyunca makyaj kanali gibi düsünebilirsiniz ama degil. Pozitif enerji aldigim bir kiz, vaktini verimli gecirmek icin cabalamasini örnek aliyorum. Fransizca ögreniyor, saglikli beslenmeye calisiyor, tesettürlüler icin rahat ve güzel kombinler yapiyor, dikis dikiyor, seviyorum tarzini..."Hadi sen de birseyler yap" dedirtiyor insana.

8- Zafer Aksoy Akademi: Ehliyetle mesgul oldugumdan itibaren bu kanali kesfettim ve bazen izliyorum. Icinizde varsa eger araba sürme ile ilgili bilgi arayan Zafer Bey iyi bir egitmen.

9- Basak Kablan: Farkli konularda videolari var ve mutlaka her videosundan daha önce duymadiginiz birseyler ögreniyorsunuz. Kendisinin anlatim sekli, enerjisi, dobraligi, anlattiklari hakkinda bilgi sahibi olmasi hemen dikkatinizi cekiyor. 

10- Hakan Mengüc: Bu kanali kelime ile yazmam gerekirse: Mevlana, Huzur, Ney, Sakinlik, Rahatlama...Hakan Bey'in gerek ses tonu gerek kendi uslubu tam kanaliyla bütünlesiyor.


Kanallarin hepsine tek tek mutlaka ugramanizi tavsiye ederim. Cünkü amacim ne reklam, ne baska birsey, kendim faydalandigim icin baskalari da faydalansin istiyorum. 
Umarim birilerinin hayatina dokunur, güzellikler katmasina vesile olurum :)

0

Kendin OL


Insan belirli bir yasa gelmeden kendini taniyamiyormus, geriye baktigimda bunu gördüm. Önceden niye görememisim bilmiyorum, belki de o kadar baska seylere odakliymisim ki kendime zaman ayirmamisim. Bir de ne kadar dolu zannedip aslinda bos yasamisim! Ne bir hobi ne bir sosyal etkinlik ne de baska birseyler...Viyana'ya yerlestikten sonra sanki tek hedefim esimle mutlu olmamiz, buraya ayak uydurabilmekmis. Ben gül iken lale gibi olmaya calismisim. Birileri benim lale olmami takdir etsin de gerisi önemli degilmis, kendim önemli degilmisim.
Bazisi 20 yasinda belki bunun bilincinde olur gözünü acar, bazisi da benim gibi 35'inden itibaren...Buraya yaziyorum cünkü biliyorum böyle olan bir sürü kisi var! Ve bir an önce gözünüzü acmanizi diliyorum. Bosa gecmis her gün icin üzülüyorsün sonra...Zararin neresinden dönersek kar.

Kendini tani! Neyi seviyorsun? Yaptiklarini nicin yaptigini düsün? Hedefin? Etrafindaki kisileri düsün, hangisinin yaninda cok rahat ve huzurlusun? Mecbur katlanmaya calistiklarina gercekten mecbur musun? Hayatinda neyin degismesini isterdin ve bunun icin birsey yaptin mi?
Ben hep birilerine yaranmaya calistim, sevgi ihtiyacim vardi ve böyle karsiladim belki o eksikligi...Sevilmek icin birseyler yapmak zorundaydim! Gül olarak sevilebilecegimi düsünmedim...
Hayatini birilerine begendirmek icin yasama suan beni okuyan kardesim. Bir ortama girerken orada o kombin begenilecek diye giyinme sevmiyorsan! Elit bir arkadasinin gözüne girmek icin onun sevdigi kitabin yazarini begeniyormus gibi yapma! Kendin olmak öyle huzurlu ki. Herseyin ortada...Seni o sekil sevenler senin yaninda olur zaten. Bosuna aksi icin cabalayip ruhunu daraltma, üzerine yük yükleme...Sen cok özelsin! Allah senden bir ikinciyi yaratmayip sana bu degeri vermis, senin hamurunu sevgi ile yogurmus...Birak bu günümüz hastaligina yakalanmis insanlarin bakisini önemseme, sana üstten bakan tiplerin ekseninden uzaklas. Cünkü onlara 10 iyilik edersin bir defa ters düsersin hepsi güme gider. Insanlarin isine yaradigin kadar iyisindir ya hani! Birak iyi olmaya calisma, iyiliginin degerini bilenler bunu sana yansitir, sen kendin ol sadece yeter!
Ben kendimi gec buldum, belki bir kisi daha gec bulsun istemiyorum.
Hayat bize sunulan güzel bir hediye, acisiyla tatlisiyla...Keyfini cikarirken bol bol sükret ki cogalsin mutluluklarin. Sevdigin isleri yap, hobi bul kendine, kitap oku! Gez, toz, yürü, yorulana dek...Basini yastiga koydugunda tesekkür et yine. Rabbin seni her daim dinliyor. O da senin kendin olmani, kendini bulmani istiyor. Ne icin geldigini, nereye gittigini bilmeni...Hadi simdi, ertelemeden.

Not: Fotograf bugünden (20.02.2018-Viyana)

8

Tevekkülün Gücü

Uzun bir yazi ama kesinlikle okudugunuza degecek ;)
******************
Kendimizi güçlendirmenin bir diğer yolu tevekkül etmektir. Dilimizde bu kelimeye anlamı eş başka bir tek kelime bulamıyoruz.
Tevekkül etmek sınırsız bir güce dayanmaktır. Tevekkülsüzlük gösterdiğimizde ezici stresler altında bunalır; önce ruhsal, ardından fiziksel sağlığımızı tahrip ederiz. Çelik bile olsanız ağır yükler altında ezilirsiniz. Ruh gibi latif, vücut gibi hassas bedeniniz üzerlerine zorla koyduğunuz dünyaları nasıl taşıyacak sanıyorsunuz?
İnsanların çoğu tüm güçlerini üçe bölerler. Güçlerinin bir kısmı geçmişten kaynaklanan acılara, geçmiş ıstıraplara odaklanır. Dikkatinizi geçmişteki olumsuzluklara ne kadar odaklandırırsanız o kadar güç kaybedersiniz.

Düştüğümüz ikinci hata sürekli geleceğe odaklanmaktır. Geçmiş ölmüş, gelecek ise daha doğmamıştır. Sadece şimdiyi yaşarsınız. Yaptığınız her şey şimdi zaman diliminde yapılmıştır. Geleceğe odaklandığınızda tahmin ettiğiniz sorunlar sizde endişe duygusunun doğmasına yol açar. Endişe tüm gücünüzü yok eder, cesaretinizi kırar, çalışma azminizi öldürür. Bizim aradığımız güç değil mi? Gücümüz var bizim. Şimdiki gücümüzü doğmamış geleceğe göndererek niçin kullanılamaz hale getiriyoruz? Geleceğe gönderdiğiniz gücü geleceğe gittiğinizde kullanacağınızı sanmayın. Güç şimdiki zamana kablolarla taşınan elektrik gibidir. Onu depolayamazsınız. Gönderdiğiniz geleceğin toprağında yağmur suyu gibi yok olur gider.
Karamsarlık geçmişten, endişe gelecekten gelir. Şimdiyi düşünün. Geleceğe ise tevekkülle bakın. Tevekkül sayesinde sadece gücünüzün azalmasına engel olmazsınız, aynı zamanda gelecekten güç alırsınız.
Şu anda sahip olduğumuz güç geçmişten gelen tecrübelerden ve gelecekten gelen ümitlerden oluşmuştur. Şu andan geçmişe ve geleceğe uzanan elektrik kabloları vardır. Elektrik akışının yönünü belirleyen biziz. Geçmişinizdeki olaylardan aldığınız dersleri kullanırsanız, başarılarınızdan dolayı kendinizi tebrik ederseniz, geçmiş size güç verecektir. Geleceğinizden endişe duyarsanız tüm gücünüz alıp götürür. Ama geleceğe ümit, güven ve tevekkülle baktığınızda oradan size güven ve cesaret gönderecektir.
Tevekkülsüz insan başına gelenlerin tüm sorumluluğunu kendinde gören insandır. “Kul fiilinin yaratıcısıdır.” Gibi bir Mu’tezile anlayışına sahip olan, “yaptıklarının yaratıcısı olduğunu” sanan insan tevekkül edemez.
Yaşadığımız şu endişelere bakın: Ya üniversite sınavını kazanamazsam. Ya sınıfımı geçemezsem. Ya beni sevmezse! Ya işimden kovulursam. Ya iş bulamazsam. Ya fakir olursam. Ya hasta olursam. Ya ölürsem. Eğer kötü olaylar olacaksa endişe ederek onları yok edemezsiniz. Tam tersine endişe ettiğinizde bunların olmasını on kat hızlandırırsınız. Bununla da kalmaz, bir defa ölecekseniz bin defa ölmüş gibi acı çekersiniz. Bir defa sınavı kaybedecekseniz, bin defa kaybetmişçesine üzülürsünüz. En gülünç olanı da şudur: Başımıza gelen felaketlerin çoğunun tek nedeni bizim endişelerimizdir. Düşündüklerinizi kendinize çektiğinizi bilmiyor musunuz?

Aklına geleni söyleyen bir çocuğun annesinin endişelerinin, annenin başına neler getirdiğini anlatan bir hikaye okudum. Kocaman burnu olan bir komşuları eve misafir geldiğinde, anneyi bir korku salar. Ya çocuk komşusunun burnu için kırıcı bir söz söylerse. Çocuğun uykusu gelinceye kadar anne bu endişeyi taşır.
Çocuk ağzını açtığında komşusunun burnu için bir söz söyleyebileceği endişesiyle annenin yüreği ağzına gelir, hemen çocuğun konuşmasını keser. Sonunda uykusu gelir çocuğun. Büyük bir kurtuluş içinde anne çocuğunu odasına götürür, uyutur. Salonda oturan komşusuna geri döner ve ona bir ikramda bulunmak ister.
Bu rahatlık içinde, dakikalarca düşündüğünün etkisinde kalan anne “Burnunuza ne alırdınız?” der.
Bir gün boşanabileceğinden endişe eden bir kadın sonunda boşandı.
Üniversite sınavını kazanamamak endişesiyle uykuları kaçan çok çalışkan arkadaşım Mahir bu sınavı kaybetti.
Endişenizi büyüttükçe en kötü şartları kendinize çekersiniz.
Yaratıcı hiç kimseye kaldıramayacağı yükün yüklenmeyeceğini söyler.
Neden endişe ediyorsunuz. Peygamber(asm) der ki “Her kim dilencilik yaparsa Allah ona fakirlikten bir yol açar.”

Tevekkülsüzlüğün ulaşabileceği korkunç boyutları gösterebilecek şu örneğe bakın. Bir dönem Halley kuyruklu yıldızının dünyaya çarpacağı endişesi tüm dünyayı sarmıştı. Cehennemden endişe etmeyen insanların cehenneme göre mum ateşi kadar bile dehşeti olmayan bir taş yığınından nasıl korktuğunu görüyor musunuz? Amerika’da her gün gazete manşetlerinde bu konu yer alıyordu. İnsanların pek çoğu apartmanların bodrumunda yaşamaya başladılar. Korkularından intihar edenler bile oldu. Korktukları en büyük acı ölümse niçin kendi elleriyle ölüyorlar?
Ay yüzeyine çarpan meteorlar derin kraterler oluşturmuştur. Güneşten gelen parçacıklar Ay yüzeyini sürekli mikroskobik bombardıman altında tutarlar. Ama dünya bilinçli şekilde korunuyor. Ay’a yönelen milyonlarca saldırının bir kaçı bile dünyaya yapılmamıştır. Milyonlarca yıldır güvenle korunan dünyanın bir tesadüfe kurban gideceğini mi sanıyoruz? Üzerimizdeki ilahi koruma kalkarsa zaten hiçbir endişe bizi kurtaramaz. Bir gün dünya yok olacaksa, endişe ederek bunu değiştirebilecek miyiz?
Tevekkül edenle etmeyen arasındaki fark şu iki örneğe benzer: Bir adam güçlü bir kaptanın yönettiği gemiye yükleriyle birlikte biner. Yükünü yere koyar, üzerine oturur, yolculuğuna güven içinde devam eder. Diğer adam yükünün çalınacağından korkar. Kaptanın adaletine, koruyuculuğuna güvenmez. Tedbir almak için yükünü sırtında taşır. Yolculuk uzadıkça sırtındaki yük, gücünü iyice zayıflatır. Tüm gücünü kaybeder. Değil yükünü korumak, kendisini bile ayakta tutamaz. Dahası bu davranışı kaptanın gücünü hiçe aldığı anlamında yorumlanır, cezalandırılır.
Tevekkülünüz varsa, üzerinize düşeni yaparsınız; gücünüzün dışında kalan hakkında kaderin adaletine ve hükmüne güvenirsiniz. Ümitle dolu olursunuz. İstediğinizi elde etme zamanınız gelmemişse en azından acı çekmekten kurtulacaksınız. Kanal D’de yayınlanan Pazar Magazin programında bu satırların kaleme alındığı 24.1.1999 günü şarkıcı Fedon’un “Yüksekte durmuyorum.
Acaba kendimi aşağı mı atarım diye” dediğini duydum. Endişe budur.

Köyümün mısır tarlalarında çalışırken bahar mevsiminde bir akrabamla karşılaştım. Mısırların sapları büyümüş, ama haftalardır yağmur yağmadığı için koçanlar yetişememişti. Sulama çabaları da işe yaramıyordu, çünkü ırmaklardan akan sular da kesilmişti. Komşum göklere, dağlara baktı. Öfkelendi, küfürler savurdu, tarlaya saldırdı. Korku içindeki bakışlarım altında mısırları kesti, kırdı, tarlayı tahrip etti. “Bir şey yetişmeyecekse ne diye uğraşıyorum” dedi.
Bir hafta sonra yağmurlar başladı. Ölmek üzere olan mısırlar yeniden dirildi; ama tahrip edilen tarlada koçan verebilecek sadece birkaç mısır kalmıştı. Bu adam diğerleri gibi tevekkül etseydi felaketi böylece on kat artacak mıydı?

Not: Bir okul arkadasim bu yaziyi mailime kondurdu, cok begendim ve sizlerle paylasmadan edemedim.
8

Mutluyum, mutlusun, mutlu

Elimde okudugum 4-5 kitap var epeydir, böyle cok olduklarindan da bitemediler bir türlü :S Yani ona basla buna basla, sonra hangisini istersem ondan biraz okudum o sekil...
"Stres ve Basacikma Yollari" kitabindan birkac birseyler yazicam. Evli olanlar, özellikle son yazdigim kisim benim dikkatimi cekti mesela ;)

Birseyi "vermek" ancak isteniyorsa anlam tasir. Istenmeden verilen bir seyi alan kisi, cok kere ya aldiginin farkinda degildir veya aldigi seyin degerinden haberi yoktur.
Hic süphesiz "vermek" güzel bir duygudur. Verilen ister duygu olsun , ister maddi degeri olan bir sey olsun, verenin gücünü gösterir. Ama lütfen unutmayalim, istendigi takdirde, yoklugu hissedildigi ve varligi alan icin anlam tasiyacagi takdirde.

Mutlulugunuzun sorumlusu sizsiniz.
Kendini düsünmemek yanlistir.
Kendinizle ilgili duygu, düsünce ve istekleri ortaya koymaktan, ihtiyaclarinizdan cevrenizi haberdar etmekten cekinmeyin.
Mutluluk yasanilan zamanin icindedir. Dolayisiyla ya vardir ya yoktur. Mutlulugu her isin tamam olmasiyla, mutlak rahatlikla karistirmamak gerekir.
Insan tebessümünü sehresinin bir parcasi yapabiliyorsa, yaptigi isten zevk aliyorsa, ailesiyle birlikte oldugu zaman memnuniyeti devam ediyorsa, gelecek günler ona tatli bir heyecan veriyorsa, kisi mutlu demektir.

Aci insan hayatinin kacinilmaz bir parcasidir, "istirap cekmeyen olgunlasamaz". Aci cekmek hayati ve insanlari tanimak icin bir firsattir. Aci cekmeden, aci cekenleri anlamak, insanin kendi kararindan dolayi istirap cekebilecegini anlamak mümkün olamaz.

"Hayat dümdüz degildir". Bazen ne yapilirsa yapilsin, istedigimiz bazi seylerin olmamasi veya istedigimiz gibi olmamasi ve aci cekmek kacinilmazdir.

Uzmanlar tarafindan önerilen, ertelemenin ve problemi kafada tasimanin insani daha cok yordugudur. Eger gücünüz yetiyorsa ertelemek yerine "yapin". Problemi erteleyerek size zevk verecek olan seyi önce yapmak yerine, önce yapin sonra kendinize ödül olarak size zevk verecek olana yönelin. Göreceksiniz kendinizi hafiflemis hissedecek ve hosunuza giden seyden daha cok zevk alacaksiniz. Buna örnek vermek gerekirse; Önce film seyretmek, sonra muslugu tamir etmek yerine, önce tamir sonra film. CÜnkü önce film olursa muslugu ertesi güne ertelemek icin bircok sebep cikacaktir (Gec oldu, gürültü cikar...vs.).

Mutluluk yasanilana anlam verebilmektir!
Birseyin tadini cikarabilmek icin onun mutlaka kusursuz olmasi gerekmez (Özellikle evlilikte buna dikkat etmeliyiz). Önemli olan kisinin karsisindaki insanla temel ilkelerde anlasmis olmasidir. Cünkü "ask" sadece ve sadece tanisma ve kesfetme dönemi icinde söz konusu olabilir. Bu dönemden gecip "sevgi"ye ulasilabilirse, kisiler zoru basarmis demektir. Bu sebeple mutlu olmak icin hergün yaninizda olan insanin kiymetini bilin, zihninizde o kisinin kusurlarini, olumsuz yönlerini degil; meziyetlerini, olumlu özelliklerini ve ortak iliskinize, hayatiniza katkilarini vurgulayin.

Not: Bu daha kitabin 2-3 sayfasindan birseylerdi...Cok begendim bu kitabi, düzenli egzersiz hareketi bile var. Cocuklarla iletisimden, evlilige, sagliktan baska bir sürü seylere kadar...Stresi her alanda degerlendirmisler. Mutlaka okumalisiniz diyorum, daha 250 lerdeyim, henüz bitirmedim.
9

YeNiLeNMeK iSTeYeNLeRe


Kimi zaman kendimiz bir dünya olusturur, ayni tür giyinir, ayni seyleri yer-icer, ayni seyleri yapar, ayni yerlere gideriz...Bu ayniligin farkinda bile degilizdir belkide ve hayat öyle geciyordur.

Bu esnada kendimizi yorgun hissedebiliriz, belkide hicbir problem yoktur ortada. Tekdüze olmanin hayatimiza zarari göremeyecek kadar kapalidir. Böyle durumda kayboluruz adeta, etraftaki basit güzellikleri hic göremeyiz.

Kisinin kendini zaman zaman yenilemesi gerekir ki hayatin degisik tatlari oldugunu görsün ve ruhunu motive edip yasaminda daha güclü olsun.

Ee buraya kadar tamam pekala nasil olacak bu kendini yenileme isi? Yeni kiyafetler alinip yeni masraflar cikmayacak basimiza merak etmeyin :P Bunun icin sadece zamana ihtiyacimiz olacak. Simdi yenilenme asamalarina gecelim :

1- Önce kendimizi yenileyecegimize ve kendimiz icin iyi birseyler yapacagimiza dair kendimize söz vermekle baslayacagiz ise. Kendimize söz vermissek ve bu bizim faydamiza birsey icinse bu sözde sadik kalmaya özen göstermeliyiz.

2- Anlasmadan sonra evimize söyle bir göz atiyoruz, degistirilmesi gereken birseyler var mi? Cünkü kimi zaman evdeki birseyin yerini degistirmek bile ruhumuza tarifsiz bir huzur duygusu verebilir.

3- Ufak tefek birseyler degistirdik diyelim ki icimiz rahat ettiyse sorun yok ama etmediyse alici gözüyle birkez daha evin icini inceliyoruz. Ihtiyacimiz olmadigi halde evin icinde yer kaplayan birseyler varsa bunlari kaldirip ihtiyaci olan birilerine verebiliriz.

4- Genel temizlikten sonra sira geldi kendi dolabimizi gözden gecirmeye. Yine ihtiyacimiz olmadigina inandigimiz esyalari kaldiriyoruz. Kullanilmayan seyler hem yer kaplar, hemde evin icindeki enerjiye etki eder. Ev ne kadar sade, kullanima elverisli olursa evin icindeki olumlu enerji o denli yüksek olacaktir.

5- Eger calisiyorsak is yerindeki fazlaliklarida aynen kaldiriyoruz. Günümüzün büyük bölümünü burada geciriyorsak gözümüzün rahat edecegi sekildeve kullanim kolayligi olacak sekilde düzenleyelim. Gereksiz esyalardan kurtulunca hayat alanimiz genisleyecektir. Üstelik bunlari ihtiyaci olanlara vererek icimizdeki huzur ve enerji artacaktir.

Bu terapiyi arada bir yapmaliyiz, tabiki her seferinde birseyleri kaldirmiyoruzda yerlerini degisiyoruz belki. Zamanla etrafimiz daha sade ve kullanisli, huzur verici bir hale gelecektir.

Tabiki burda bitmedi bu yenilenme isi. Simdi sira geldi kendimize...Vücudumuzda, aliskanliklarimizda ufak tefek degisiklikler yaparak yenilenmemiz gerek.

Genelde yenilenmek isteyen insanlar önce stilleriyle sac renkleriyle ise baslarlar. Bu da basarili bir sonuc verebilir ama bazen ani, düsünülmeden yapilan seylerde sonradan huzursuzlukta verebilir. O nedenle önce baska alternatiflere bakip sac- bas isini düsünerek yapabilecegimiz bir zamana erteleyebiliriz.

Yenilenmek adina aliskanliklarimizi söyle bir gözden gecirmeliyiz.

1- Mesela her sabah kahve iciyorsak birkac gün baska birseyi deneyelim. Güzel bitkisel caylardan biri olabilir, nane cayini ictik diyelim, kaybedecek birseyimiz yok aksine nasil bir bahar tazeligi kazandiracak bize deneyin görün.

2- Yemek yeme aliskanliklarimizla oynayarak mesela cok yagli ve agir yemekler yerine hafif ve zeytinyaglilari denesek hem vücudumuza hem de ruhumuza hafiflik gelecektir.

3- Asitli ve hazir meyve sulari yerine taze meyve sularini tercih etmeliyiz. Yani kendimiz evde yaptigimiz! Bunun icin illaki meyve sikacagi olmasi bile sart degil, elmayi rendeleyip ince tülbentten gecirince bitmistir taptaze meyve suyumuz. Hem zararli maddelerden korunmus hemde daha fazla vitamin almis olacagiz.Vücudumuz ruhumuzun tek evidir. Bunun icin gereksiz ne varsa eve almamakta fayda vardir.

4- Sabahlari dus alarak güne baslamak güne hafif ve temiz baslamamizi saglar. Aksamlari ise ilik bir suya girmek uykumuzu daha huzurlu uyumamiz icin yardimci olur. Su bizi negatif etkilerden temizleyecegi icinde kendimizi yatarkende uyanincada huzurlu ve olumlu hissederiz.

5- Bu sekilde birkac gün gecirdikten sonra hala sacimizda degisiklik yapmak istiyorsak yapabiliriz ;)

6- Son olarak geldik giyime, giyimde de ufak tefek farklar yaratmak iyi gelecektir. Bayanlar icin taki ve aksesuar bu konuda yardimci olacaktir.

Sizdeki cok kücükte olsa degisiklik disaridan da farkedilir ve olumlu desteklenirse moraliniz dahada yükselir. Kimse farketmese bile unutmayalim ki biz bunlari kendimiz icin yaptik, önce kendimiz begenmeli ve huzurlu olmaliyiz ;)

Not: Kendimi yenilemem gerekli diye düsündügüm bu siralar bu yaziyi bir forumdan okudum ve sizler icin özetledim ;) Bu mübarek Ramazan ayinda birde ibadetlerimizle ve Ramazanin büyülü güzelligiyle tamda yenilenme zamani degil mi ki zaten...Hadi hep birlikte yenilenmeye :)

14

Yeni cerezlerim

Biraz bilgisayara format attigimdan, birazda hala kendime gelemedigimden yazamadim desem önemi olur mu...
Blog dünyasida bazen nankör zaten, yani yazmayinca kimse okumuyor..

Neyse gelelim konuya :)

Türkiye'ye gidilirde kitap alinmadan gelinir mi, gelinmeeeezz. Burada istedigim kitaplari bulamiyorum zaten, birde az okuyan biri olarak hevesim kaciyor bulamayinca...

Bu defada resimde gördügünüz kitaplar düstü agima. Liste yapmistim aslinda bir sürü kitap vardi, kac tane kitapci dolastimsada cogunu bulamadim :( Bu yukaridakilerden sadece " Dikkat vücudunuz konusuyor " vardi listemde, gerisi öyle önüme cikti ve aldim.

Bir kitabi coktaan bitidigimi demistim. Iste o kitap Iclal Aydin'dan " Evlerin isiklari bir bir yanarken " idi. Cok begendim, kisa kisa hayatindan birseyler anlatmasi, bazi duygulari öyle yakindan hissettimki..Gayette akiciydi.

Sonra neye baslasam diye düsünürken " Dikkat vücudunuz konusuyor " da karar kildim. Cünkü insanlarin hareketlerini anlamayi hep istemisimdir ve bu konuda bilgi sahibi olmak icin can atiyordum. Simdi yarisindayim ve cok hosuma gitti, bu kitabi okuyali daha cok dikkat eder oldum herkesin hareketlerine :) Erkekler yalan söyleyince nasil durur, yahut bayanlar? Bacak bacak üstüne atmak neyi ifade eder? Ellerin belde olmasi yahut cenede olmasi hangi anlamlarda? Bunlari ve daha bir sürü vücuda dair hareketlerin anlamlarini bulabilirsiniz ;)

Sonracima bir kitap elimdeyken bir digerinede baslamak istedim cünkü cok stresli bir zamandaydim ve hala öyle. " Stres ve basacikma yollari " gözümün önündeydi ve ben bunu okumaliyim bir an önce dedim basladim bakalim, simdilik gayet iyi buldum. Kendimin stres hastaligina yakalanmis oldugunuda kesfetmis oldum, tamam herkeste var az cok ama bendeki artik kalicilasmis oradaki yazilardan ve maddelerden bunu cikardim. Insallah bitene dek basacikma yollarindan birseyler kaparim,algilarimi yönlendirebilecek güce sahip olurum umarim.
Diger 3 kitap ise ; " Elif Safak - Ask ", " Dale Carnegie - Dost kazanma ve insanlari etkileme sanati ", " Üstün Dökmen - Yasama yerlesmek ".
Bunlarda okunmayi bekliyor. Ayrica bir "Genc Beyin " dergisi.

Bulamadigim ve cok istedigim kitaplardan biri " Sevgiyle Disiplin ". Bu kitabi cok okumak istiyorum kardesimde bulamamis Istanbul'da, buradan kitapci adamda bulduramamis :S Netten almakta 4 katina maloluyor bana, normal yoldan bulmak istiyorum ama bakalim kismetse..

Dikkat ettimde roman türü birseyler almamisim, benim ihtiyacim olan kendimi gelistirebilecegim kitaplar, hep bunlara yöneliyorum otomatikmen. Romanlarda güzel oluyor ama insani bir filmin icine götürüyor adeta.

Okumayi cogaltiyorum bu yüzden cok mutluyum :)
17

Ayetlerden Kişisel Gelişim Notları

İsra 37: Kibirli olma, alçak gönüllü davran.

Müddesir 1-5: Kendini fazla abartma.

Tekvir 25-27: Her şeyin üstesinden gelemeyeceğini asla unutma.

Bakara 156: Çaresizlik tuzağına düşme. Her zaman bir umut ışığı olduğunu aklından çıkarma.
Beled 5-6: Her şeye hakim olmak için uğraşıp hayatı yaşanmaz hale çevirme.

Hucurat 10: Büyüklük kompleksine kapılıp, insanları ezerek arkadaşlarını kendinden uzaklaştırma.

Muhammed 7: İyiliği karşılık beklemeden yap.

Rum 21: Tek başına mutlu olunamayacağını bil. Çevrenin mutluluğu için gayret göster.

Vakıa 83-87: Ölümden korkmak yerine, ölüm gerçeğiyle yüzleş.

Bakara 263: Yaptığın iyilikleri unut. Anlatarak onları kıymetsizleştirme.

Furkan 63: Sana yapılan kötülüğün karşılığını vermek yerine. Öfkenin dinmesini bekle.

İnşirah 1-3: Seni huzursuz edecek işlerden uzak dur. İhtirasını törpüle.

Maun 4-5: Eleştirinin keskin bir bıçak olduğunu unutma. Söyleyeceklerini iyi tart.

Mücadele 7: Hiçbir sırrın sonsuza kadar gizli kalamayacağını unutma.

Rahman 7-9: Çıkarcı olma. Adil davran.

Tekasür 1-2: Kibrine yenilip hep daha fazlasını isteyerek hayatını zehir etme.

Tevbe 40: En zor zamanda bile kesinlikle ümitsizliğe kapılma.

Fatır 19-22: Senden iyi durumda olanlara bakıp üzüleceğine, senden zor durumda olanları görüp rahatla.

Fecr 27-28: En sevdiğin şeyleri, başkalarıyla paylaşmanın keyfine var.

Hakka 33-35: Hayatının vazgeçilmezleri olsun. Onları küçük çıkarlar için asla feda etme.

Haşr 10: Muhatabına güvenmek istiyorsan, önce sen güvenilir ol.

Kalem 1-2: Yazdıklarının ve yaptıklarının peşini bırakmayacağını unutma. Gücünü insanların yararına kullan.

Münafıkun 4: Bencil olma, tebrik etmeyi bil.

Saff 2: Yalandan uzak dur.

Yusuf 32-33: Modern hayatın çarpıklaştırdığı kadın-erkek ilişkilerinin, hayatını esir almasına izin verme.

Ankebut 41: İyi bir dostun, paha biçilmez olduğunu aklından çıkarma.

Al-i İmran 92: İyilik yapma arzunu, şarta bağlama. Vermek almaktan daha büyük bir ihtiyaçtır, asla unutma.

En'am 50: Ön yargılarla hayatı kendine zehir etme.

En'am 60: Bildiklerinle açıklayamadığın şeyler, hayatının kâbusu olmasın.

Felak 1-5: Korkuların tutsağı olarak yaşamaktan vazgeç.

Hacc 46: Kendini, hep daha iyiye ulaşmak zorunda olduğuna koşullama.

İbrahim 42: Merhametli olmaktan asla vazgeçme.

İsra 23: Anne ve babana 'off' bile deme.

Nisa 149: Kendini sürekli övmekten uzak dur.

Yunus 12: Vazgeçilmez olmadığını kabul et.

Enfal 56: Sözünüzde durmamanın utanç verici olduğunu aklından çıkarma.

Furkan 43: Heveslerini kendine ilah edinme.

Necm 3: İnanma duygunu diri tut.

Nisa 58: Karar verirken, vicdanının sesini duymazlıktan gelme.
Not: Forumlarda gezinirken bunu okuyunca paylasmadan edemedim ;)
22

Üniversite Yoluna Adim :)

Dogumgünüm bir hafta sürüyor demistim, güzel basladi ve güzelde devam ediyor cok sükür :)

Dün arkadasimla biraz gezindik, kayinvalidem aradi ve eve postacinin bir kagit biraktigini söyledi, merak ettim durdum. Hatta arkadasima dedim, "belki Üniversite'dendir cevap bekliyorumya hala, olumlu olursa bana güzel bir dogumgünü hediyesi daha olur".

Ama %20 ümidim vardi beni kabul etmelerine dair.

Bunu daha öncede belirttimmi bilmiyorum, ben taa 7 sene önceki girdigim sinav ÖSYM sinav sonuc kagidimla basvurdum. Normalde 4 yillik herhangi bir Üni.ye kayit yaptirip gecis yapiyor ögrenciler buraya Türkiye'den. Yani sadece kazanmak yeterli degil sinavi, en az 4 yillik kazanmak gerek hem. Benim puanim sadece baraj puandan biraz fazlaydi yani 2 yilliklar tutuyordu.
Üniversite sinavina 3 kez girdim :D
Ama hic dersaneye gitmedim ve hic özelden evde Üni. icin ders calismadim, abartisiz söylüyorum hic! Test kitabi falan bile satin almadim. Ee bu marifetmi hayir, sadece okul bilgilerimle baraj puani astigim icin ben kendimle gurur duyarimda hep :) O kadar dersaneye gidip yinede alamayanlarda var yani :P

Hatirliyorumda lise sondayken, üniversite sinavlarina yakin herkes rapor alirdi doktorlardan :DBen tek kisi oldugumu bilirim sinifta, sadece ben ve hoca :D
Hoca sonra sinifa örnek vermisti beni "bakin arkadasinizda sinava girecek ama yinede geliyor okula" diye :D

Benim umrumda degil miydi sinav? Tabiki umrumdaydi ama o kadarda illa bu olmali diye düsünmüyordum, böyle düsünmemin altindaki sebeplerde var tabii.Mesela abimin okumasi, kardesimin okuyacak olmasi. Yani birde ben yük olmamaliyim aileme gibi düsündüm sanki! Onlarda tek kizlarini uzaga okula gönderirlermiydi onuda bilemiyorum. (Gerci kocaya geldim taa Viyana'ya...)

Her sene girdim sinava yinede, 3. kez girdim ve nisanlandim, evlendim sonrada...

Buraya geldim Üni.ye basvurdum, alindimda ama gitmedim. Esimin dogru isi yoktu bile, yine yapamam, maddi yönden nasil hallederiz gibi düsündüm, kimsenin destek olacagini görmedim, göstermedilerde zaten!

Burada bir yil agir bir iste calistim ve anladimki meslek olmayinca ancak bu isler varmis, ben böyle calisamam kesinlikle ömürboyu diye düsündüm. Yani meslegim olmali!Bir taraflarimin eksik oldugunu gördüm, burasi sizliyordu...

Yazlari tatile gittigimde, bu konular acilinca ben aglardim hatta üniversite okuyamadim diye.

Annem hep der "buraya gelinde kizim ben cocuga bakarim sen okursun". Onlarda eminim biliyorlar benim bunu ne kadar istedigimi sonradan cok iyi anladilar.

Ve düsündümki, ben bu Üniversiteyi okumazsam hep ömürboyu icimde bir sizi kalacak ve hep bu konu acilinca ben agliycam! Yaa bu bir takinti gibi ayni, bu duygumu anlatamam!
Belki insan Üniversite okumadanda yapabilir, kendine iyi is bulabilir hadi sansina ama sadece is degil sebep! O ortama girmeliyim, basaramasamda en azindan denedim yapamadim derim. Ama hic baslayamadan hep geri dönmelerim beni bunaltiyor herzaman!

Iyice uzattim biliyorum konuyuda, ee nerden nereye getirdim yani :D

Iste kizim var, esim var, bir evim var sorumlu oldugum ama bu engel olmamali kesinlikle!

Ben bu hayalimi gerceklestirmeliyim!

Sonuc olarak, eve geldim ve o postanin Üni'den geldigini gördüm, bir bucuk ay önce yaptigim basvurum kabul edilmis :)

Yani siz farzedinki Türkiye'ye göre istedigim bölüme ve Üniversiteye yerlestirildim :)

Ama kac sene önceki sinav puanimla basvurumun kabul olmasi, bence burada evli olup yasadigimdan! Burada yasayanlar direk diplomayla girebiliyorlar cünkü, giris sinavi falan yok. Onlar icin en büyük zorluk diplomayi almak.

Viyana Teknik Üniversitesi bekle beni gelicem :P Önce bir almancam yeterli olup olmadigina dair dil sinavindan gecmem gerekmis, yetersizse kursa gönderiyor Üniversite beni.
Insallah yeterli olacak, biraz calisip ilk firsatta sinava giricem. Cünkü Mart ayinda dönem basliyor ve ben bir dönem kacirmak dahi istemiyorum.


Allah'ima cok sükürler, baslangicta birsey benim icin, devamida cok güzel gelir insallah!

Darisi tüm isteyenlerin basina :)

5

öGReNDiKLeRiMDeN...

1- Bir kanalda Yoga üzerine bir sohbet dinlemistim.
Insani cok rahatlatan ve hayatini olumlu yönde etkileyen bir spormus. Örnek uygulama ögrendim: Mesela normalde nefes alirken karnimiz icine cöker verirken siser.
Ama aslinda bu yanlis nefes alip vermeymis, tipki bebeklerde oldugu gibi nefes alirken karnimiz sisip verirken inmesi lazimmis.
Bu uygulamaya konsantre olarak günde birkac kez yaparsak faydali olabilirmis.
Bazi hastaliklarin olusumunda bile etkisi varmis yanlis nefes alip vermenin.
Ayrica önceden duymustum günde en az 10 kere derin nefes almak cok faydali..
Derin bir nefes aliyoruz biraz bekleyip yavasca birakiyoruz, bunu temiz havali bir ortamda yapalim bence herzaman!

2- Insan birsey hatirlamaya calisirken sol yukari bakarak düsünürse daha cabuk hatirlarmis.
Sol üst taraf önceden görülen seylerin kaydoldugu yer diye aklimizda tutalim.
Sag üst taraf ise daha önceden görmedigimiz seylerin hayalini kurmak icin.
Siyah sacli birisi sari sacli olunca nasil görüntü olusacagini en iyi sag üst tarafina bakarak hayal edebilir.
Bunlar ilginc bilgiler degil mi?!
Bu sekilde daha pek cok sey var bunlari bilince karsidaki kisileri daha kolay taniyabiliyoruz bakisindan, durusundan..vs.

3- Güclü olmak istiyorsaniz güclüymüs gibi davranin!
Bu söz cok hosuma gitti.
Mesela insan fizyolojisini nasil yönlendirirse o kaliba girmis oluyor.
Yani hersey insanin elinde!
Mesela kendimizi canli, hareketli, heyecanli bir sekile getirebiliriz.
Durusumuzu diklestirip, nefes alma seklimizi düzenleyip, ses tonumuzu degistirip, kaslarimizin gerilimini ayarlayip..vs. ic temsilimiz ve durumumuzda degisecektir.
Bunun tam tersi yüzümüzü asarsak, nefes alisimiz kisa kisa ve zayifsa, durusumuz omuzlari cökük vaziyetteyse ve yorgunum diye düsünürsek beyne direk bu sinyaller gidip bu hale girmis oluyoruz tamamen.

4- Basariya yürüme yolunda en iyi yol kesinlikle birisini örnek almadir.
Cünkü bu basarili kisi senelerce ugrasmis ve bu basariyi yakalamis ama siz onu örnek alinca onun cektigi zorluklari cekmeden daha kolay hedefe ulasirsiniz.
Mesela dünyanin en iyi pasta yapanindan bu tarifi alsaniz aynisini uygulasaniz sizin pastanizda buna yakin ve benzer bir güzellikte olacaktir.
Halbuki bu pastaci senelerce deneye yanila bulmustur bu tarifi ama siz onu modelleyerek direk hedefe yakinlasmis oluyorsunuz.

5- Ve son olarak ögrendigim bir dua ile yazimi bitirmek istiyorum.
Bu duayi sabah ve aksam 3’er kez okuyun.Sabah okuyunca aksama dek melekler sizi kötülüklerden korur, aksam okuyunca sabaha dek.
Kim istemez ki kötülüklerden uzak durmak, o halde buyrun duaya;
Bismillahillezi la yedurru ma’asmihi sey’un fil ardi vela fissemai ve hüvessemiy’ul aliym.

Anlami: O Allah’in ismiyle ki, O’nun ismiyle birlikte ne yerde ne gökte hicbirsey zarar veremez. O hakkiyla isiten, cok iyi bilendir.

Okuduklarimdan notlar....

Durgun su çabuk kirlenir ve bozulur. Nice suyu bataklik haline getiren durgunluktur. Çalismayan insanda durgun su gibidir. Kirlenir ve bozulur.

Sabah kaybettigimiz bir saati, degil bir yil, ömrümüz boyunca arasak bulamayiz. Kaybettigimiz saatler ne kadar çoksa eserimiz o kadar eksik olacaktir.

Etrafiniza, üç gün sonra bir daha hiç görmeyecekmis gibi bakiniz.
Üç gün sonra bir daha hiç duymayacakmis gibi dinleyiniz sesleri...
Belki o zaman her zaman bakip da göremediginiz, isitip de güzel bulmadiginiz ne harikalarla karsilasacaksiniz.
Belki o zaman sahip oldugunuz zenginlikler karsisinda sasirip kalacaksiniz.

Insanlar ak kagittir baslangiçta.
Ona yazi yazarlar.
Nice kalem oynar üzerinde.
Kötü bir hatira, bir ayrilik gününün derin hüznü, coskun bir nasihat, bir arkadastan yansiyanlar, anne-baba... ona binlerce kelime yazar.
Bir insanda gece vardir gündüz vardir.
Bahar vardir güz vardir. Göl vardir çöl vardir.
Kolay degildir o ak kagidi okumak... anlamak.
Gecesine rastlarsaniz gündüzü olmayacak zannetmeyin.
Gündüzüne rastlarsaniz gecesi olmayacak zannetmeyin.

Akşamları kendimi yorgun hissediyor ve bacaklarım ağrıyorsa , o gün üretici olmuşum demektir.

Hayat bir aynadır. Siz ona gülümserseniz, o da size gülümser...
0

Sesini Yükselt Biraz

Duyulmuyorsan, sesini yüksek çikarmanin yollarini aramalisin.

Sevilmiyorsan, Insanlarin kalp kapilarinin anahtari olmalisin.

Farkedilmiyorsan, inciler arasindan bir inci olabilmenin ayricaligina kavusmalisin.

Gülmüyorsan, tebessümdeki gamzenin manasini çözmelisin.

Tatmiyorsan, hayatin enfes lezzetlerini denemelisin.

Görmüyorsan, yüzündeki göz yuvalarinin yerlerini degistirmelisin.

Basaramiyorsan, simdiye kadar basarili olmuslarin yollarindan gitmelisin.

Düsünmüyorsan, zihnindeki önyargi duvarlarini yikmalisin

Yasamiyorsan, hayatin tadina varamadan gitmis, ölüleri ziyaret etmelisin.

Paylasamiyorsan, en yalniz andaki halini, hayal etmelisin.

Sevmiyorsan, "Sevgi" isimli sihirli gücü kesfetmelisin...

Back to Top